Mesajı Okuyun
Old 13-07-2007, 12:09   #9
özge_law

 
Varsayılan Ev kadınları Yüksek Mahkeme’yi gözlüyor

Medeni Kanun değişikliğiyle kadınlara boşanma halinde tanınan mal paylaşımı, 1 Ocak 2002’den önce edinilen malları kapsamıyor. Ev kadınları adına hukuk savaşını sürdüren örgütler ve hukukçular Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları itirazın sonucunu bekliyor
ANKARA - Cumhurbaşkanlığı seçimi, referandum nedeniyle son dönemde herkesin gözü kulağı Anayasa Mahkemesi’ndeydi. Bu konularda tarihî kararlar alan Yüksek Mahkeme üyelerini, şimdi de ev kadınları gözlüyor. Medeni Kanun’da yapılan düzenlemeyle mal paylaşımı hakkı tanınmayan ev kadınları, 3 kez başvurdukları Anayasa Mahkemesi’nden ‘adil bir karar’ bekliyor
Medeni Kanun’da yapılan son değişiklikle çalışmayan kadınlara, boşanmaları halinde eşiyle 1 Ocak 2002’den sonra edinilen malların yarısını alma hakkı tanındı.

Ancak bu tarihten önce edinilen mallarla ilgili aynı hakkın tanınmamasına tepki gösteren kadın örgütleri ve hukukçular, konuyu bugünlerde yeniden gündeme getirdiler.

Medeni Kanun’daki mal paylaşımının 1 Ocak 2002’den önce edinilen malları da kapsaması için 3 defa Anayasa Mahkemesi’ne başvuran ama henüz sonuç alamayan hukukçular siyasilerden de destek bekliyor.

Hukukçular 1 Ocak 2002’den önce evlenen ev kadınlarına da, mal paylaşımı hakkı tanınmasını talep ediyor.

2002’DEN ÖNCEKİ EMEĞİN DEĞERİ YOK MU
AB Kadın Lobisi Yönetim Kurulu üyesi Selma Acuner, 1 Ocak 2002’den önce edinilen mallar için ortada iki ayrı Medeni Kanun bulunduğunu belirterek çelişkiyi şöyle anlattı: “Ondan evvelki emek görünmez emek, hiçbir değeri yok. Biz o zaman yemeğin tuzunu şekerini farklı koyuyor, 1 Ocak 2002’den sonra farklı koyuyor olmalıyız ki, o tarihten sonra evlenenlerin emeği daha görünür hale geliyor. Böyle adalet olabilir mi?”

Türk Kadınlar Birliği Başkanı Avukat Sema Kendirci de, yasadaki sakatlığın ve bazı yargıçların yorumlarındaki farklılığın çelişki yarattığını belirterek “Eğer Anayasa Mahkemesi’nden de çözülmezse siyasi iradenin bir yasa çıkarması gerekiyor” dedi.

KOMİSYONDAN GEÇTİ, GENEL KURUL’DA DEĞİŞTİ
Konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıyan Avukat Habibe Kayar ise NTV’ye yaptığı açıklamada, aslında yasanın 2002’den bu yana bu şekilde uygulandığını, ancak bu tarihten sonraki mal davalarının hukuki sonuçlarının yeni görülmeye başlandığını söyledi. Kayar, şöyle devam etti:

“Aslında bu tip kararlar çıkıyordu ve yasa bu yönde uygulanıyordu. Yani 2002’den bu yana zaten mağduriyet vardı. Uygulamada bu sorunlar yaşanıyordu. Kadınlar için eşitsizlik, sürekli karşılarına çıkmaktaydı.

1 Ocak 2002 tarihi, bir milattır. Yasa bu şekilde yürürlüğe girmeden önce İsviçre medeni kanunundan olduğu gibi aktarılmış ve Meclis Komisyonu’nda da aynen ‘eğer eşler aksi bir sözleşme yapmazlarsa evlilik tarihinden itibaren geçerlidir’ şeklinde kabul edilmişti.

Sonra Genel Kurul’da bu değişti. Partiler arasında kötü bir uzlaşma örneği diye tarif edebileceğimiz şekilde değişti. Şimdi bunun ilk haline dönmesini bekliyoruz. Medeni Kanun’un uygulanmasını gösteren kanunun 10’uncu maddesinde çok kurnazca bir düzenleme yapılmış ve denmiştir ki; eğer edinilmiş mallara katılma rejimini kabul etmek istiyorsanız, ey evli çiftler eşinizi ikna edin, notere gidin. Yani sözleşme imzalamanız lazım! Bu çağrıya Türkiye’de bildiğimiz kadarıyla 1.500 kişi uymuştur. 17 milyon evliliğin içerisinde 1.500 kişi hiçbir zaman adaleti sağlayabilecek bir sayı değildir. Bu durumun ilk haline getirilmesini bekliyoruz.”
http://www.ntvmsnbc.com/news/413850.asp