Mesajı Okuyun
Old 26-02-2007, 23:31   #90
Hekimbaşı

 
Varsayılan Evlilik içi tecavüzü kanıtlamaya fiziksel kanıt bile yetmez

Sn.Dikici,

Zaten benim de anlatmak istediğim şey, bir davranışın 'evlilik içi tecavüz' olarak adlandırılmasının çok doğru olmadığı; bunun evlilik içi şiddetin bir türü olduğu, ve şiddeti kanıtlamak için somut bir veri olmadığı takdirde; böyle bir durumda en akılcı yaklaşımın boşanma isteminde bulunmak olduğu, ayrıca tecavüz cezası verilmesinin yanlış olduğu. Yoksa kimsenin bir diğerine tecavüz etmesini önermiyorum elbette. Bunu kim önerebilir?

Evlilik akdinin neleri içerdiği açıktır. Hiçbir biçimde çocuk yapılmasına olanak tanımayacak davranışları benimseyecek insanların en baştan, evlenirken, karşılarındakileri bundan haberdar etmeleri ve tavırlarını koymaları gerekir. Bu dürüstlüğü göstermeyip, ondan sonra yan çizen çok insan tanıyorum; gerçekten, inanması zor ama buna inanabilirsiniz. Kadını da var, erkeği de.

Eğer yazılı bir evlilik akdine konu olmadı ise, bu tür davranışların hoş görülmesi ve yargı yoluyla ödüllendirilmesini doğru bulmuyorum. İki insan neden evlenmek ister? Birçok neden sayılabilir; ama bunun en önemli nedeni, toplumun da beklentisi, bir çocuktur. Olabilir, olmayabilir; ama istenen, beklenen budur. Aksi takdirde, bugün en azından büyük kentlerimizde herkes birlikte yaşayabilir, evlenmeleri gerekmez.

Bu tür davranışları evlilik akdini kötüye kullanmak olarak değerlendirmek gerekir. Evlilik içi şiddete elbette konu olmamalıdır, ama bu gibi durumlardan çıkış noktalarının da açık seçik belirtilmesi gerekir. Ne yazık ki, bunlara ilişkin kanıt bulunamaz, ve sonuç olarak taraflardan biri zarar görür. Başka başlıklarda yazdığım üzere; eşten habersiz doğum kontrolu uygulamak (tüp bağlatma, vasektomi, doğum kontrol hapı, kanalları bağlatma vb) ve evlilik akdinin toplumca kabul edilen ama yasalarda açıkça belirtilmeyen (im proviso) hedeflerini gerçekleştirilemez hale getirecek davranışları ödüllendirecek düzenlemelerden kaçınmak gerekir.

Bir evin içine, eşlerin arasına giremeyiz. Bu nedenle sözler ve iddialarla değil, somut kanıtlarla karar vermemiz gerekir. Burada da somut kanıt, zorlamaya ilişkindir. Varsa vardır, yoksa yoktur. Varsa da bunun adı cinsel içerikli şiddettir, evlilik içi tecavüz değil. Psikolojik baskı, korkutma gibi somut kanıtı olmayan durumlar dahil edilerek 'beni korkuttu, bu demektir ki kocam bana tecavüz etti' tarzında somut kanıtı olmayan durumları kapsayan bir bakış açısı nasıl kabul edilebilir? Evlilik dışı durumlarda sperm ararsınız, zorlama belirtisi ararsınız, vs, vs. Ama evlilik içi birleşmelerde bunların hiçbir hükmü olamaz. Birbirine eziyet ederek cinsel açıdan daha fazla tatmin olan çiftler bile var. Bunları biz nereden bileceğiz? Böyle bir çiftin kendi rızalarıyla mı berelenmiş, yoksa durumun gerçekten tek tarafın rızası hilafına mı ortaya çıkmış olduğunu nasıl saptayacağız? Olacak iş mi?

Kısacası, sadece adlandırmada farklı yerdeyiz demek çok yanlış olmaz. Ben, gerçeklerden ve somuttan yanayım; sanaldan değil. Gerekirse şiddetten cezalandıralım, ama bunda bile dikkatli olmaktan zarar gelmez diyorum.

Saygılarımla,