Mesajı Okuyun
Old 02-06-2008, 18:45   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Katkı

T.C.
YARGITAY
İÇTİHADI BİRLEŞTİRME GENEL KURULU
E. 1940/19
K. 1941/12
T. 2.4.1941
• YALAN YERE YEMİN ETMEK ( Hukuk Mahkemelerinde - Ceza Hakimlerinin Yazılı Delil Arayıp Ona Göre Hüküm Vermeleri Gereği )
• YAZILI DELİLE GÖRE HÜKÜM VERME GEREĞİ ( Ceza Hakimlerinin - Hukuk Mahkemelerinde Yalan Yere Yemin Etmek )
765/m.287,509
1412/m.254
ÖZET : Yazılı belge ile kanıtlanması gereken işlerde hukuk mahkemelerinde yalan yere yemin etmekten sanık olan kimselerin ceza mahkemelerindeki duruşmalarında ceza hakimlerinin yazılı delil arayıp ona göre hüküm vermeleri gerekir.

DAVA : Hukuk davaların müddei veya müddealeyh sıfatını veya müddealeyh sıfatını haiz olduğu halde yalan yere yemin eden kimsenin Türk Ceza Kanunu'nun 287. maddesine tevfikan cezalandırılması için ceza mahkemesinde yapılacak duruşmasında ceza hakiminin bir nevi beyyine ile takavvüt edip etmiyeceği hakkında hususi ve sarih bir kayıt yoktur.

Gerçi Ceza Muhakeme Usulü Kanunu'nun 254. maddesinde, ( Mahkeme irad ve ikame edilen delilleri duruşmadan ve tahkikattan edineceği kanaata göre takdir eder. ) denilmiş ise de, bu ıtlak diğer suçlardan bariz hususiyetlerle farklı bulunan yalan yere yemin suçuna da şamil olmaması iktiza eder. Çünkü, Hukuk Davaları Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 287. maddesinde sırf intizamı amme mülahazasiyle, ( kanunun bir delil ile ispatını emreylediği hususların başka suretle ispat olunamıyacağı ) kat'iyetle ifade edilmiş ve yine hukuk usulünün 445. maddesinin altıncı bendinde, ( Mahkumunaleyhin yalan yere yemin ettiği ikrarı veya beyyinei tahririyle ile sabit olmuş olması ) diye yazılı bulunması da yalan yere yemin suçunun ancak ikrar veya beyyinei tahririyle ile ispat edilmesi lüzumuna işaret mahiyetinde bulunmuştur. Ceza Muhakemeleri Usulü'nün sakit bulunduğu hususlarda daha umumi bir usulü kanuni olan Hukuk Muhakemeleri Usulü'nün hükümlerine müracaat olunmak mutat bulunmasına göre Ceza Usulü Muhakemesi Kanunu'nun zikri geçen 254. maddesinin ıtlak ibaresi yalan yere yemin suçunun sübut sebeplerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleriyle ceza hakimini takayyüt etmesini kabulde ehemmiyetli bir mahzur tasavvur olunamaz. Aksini iltizamda ise hukuk mahkemesinde kanunun emreylediği yazılı beyyineyi hukuki münasebetin teessüsünde ihmal eden bir tarafın hasmına yemin verdirdikten sonra ceza mahkemesine müracaatla şahit ikame etmek ve binnetice tazminat adı altında isteyeceği ( hakkı şahsi ile hasmımı mahkum ettirerek iadei muhakeme yolunu fiilen ref' ettirmek ve cezaya da çarptırmak iktidaı ve bu suretle nizamı amme için konulan bir müeyyideyi kıymetsi bir hale koymak fırsat ve salahiyeti bahşedilmiş, diğer taraftan da kanuni tahdidata riayet etmeyenlerin elinde yalan yere yemin suçunun bir tehdit vasıtası olarak kullanılmasına revaç verilmiş olur. Bundan başka iki mahkemenin kararları arasında taraflara müessir bir takım tezatların ve kanunların hükümleri arasında bazı ahenksizliklerin husulüne sebebiyet verilmiş olur. Hukuk mahkemesinde tekevvün eden ve diğer suçlara nazaran bir hususiyet arzeden bu suçun, meznunun ceza mahkemesindeki duruşmasında ceza hakiminin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda yazılı tadilata tabi tutulmamasından doğacak mahzurlar daha mühim olduğundan bu husus da ceza hakiminin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda yazılı tahdidata tabi tutulmamasından doğacak mahzurlar daha mühim olduğundan bu husus da ceza hakiminin Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun vazeylediği tahdidat ile mukayyet olmasını kabul ile derpiş edilen mahzurlara meydan bırakmamak icap eder.

SONUÇ : Binaenaleyh tahriri vesaikla ispatı lazım gelen meselede hukuk mahkemelerinde yalan yere yemin etmekle meznunualeyh olan kimselerin ceza mahkemelerindeki duruşmalarında ceza hakimlerinin Hukuk Davaları Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 287, 288. 289 ve 290. maddeleri hükümleriyle mukayyet olarak yazılı delil arayıp ona göre hüküm vermeleri lazım geleceğine 2.4.1941 gününde ekseriyeti sülüsan ile karar verildi.