Mesajı Okuyun
Old 07-07-2007, 08:01   #82
Av.Turhan Demiroğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Ben de merak ettim. Ve ben de tuz getirdim:
Elinize sağlık. Çok doğru. Şöyle ki:

"""Size şimdi, hafif ve tatlı bir masal anlatayım; ayniyle geçmiş bir vaka...Vaktiyle Urfa taraflarında atlariyle meşhur bir köy varmış... Askeri makamlara soylu at tedariki için ötedenberi bu köye zabitler uğrar, oranın eşrafından Durmuş Ağaya başvurup ihtiyaçlarını giderirlermiş...Eski Büyük Harbin başlangıcında genç bir zabit; bir gün, bir satın alma hey'eti adına, ilk defa mâhut köye gitmiş ve durmuş Ağayla görüşmüş....
........
Durmuş Ağa hasta, Durmuş Ağa zayıf, Durmuş Ağa bitik... Zabit, kimi sorduysa şu cevabı almış:"Öldü!"... Hangi çayırlığı öğrenmek dilediyse:"Kurudu!"... Hangi meşhur attan haber almak istediyse:"Ne kendisi kaldı, ne de soyu sopu!"... Nihayet dayanamıyan zabit, Durmuş Ağaya demiş ki:"Yahu, Durmuş Ağa! Bu köyde o kadar iyi insan, o kadar iyi at vardı.Nasıl olur da bunlardan hiçbiri kalmaz?.." Durmuş Ağa, sol elinin şahadet parmağını at sırtı gibi uzatmış, sağ elinin iki parmağını da süvari gibi ona bindirdikten sonra, şu cevabı vermiş: "Senin anlayacağın, oğul, iyi insanlar iyi atlara bindileeeer, gittiler"... İşte bütün masal...
......
Her şey şu sualde toplanıyor:
-İyi atlara binip gelecek iyi insanlar! Neredesiniz!"""

(Bu konferans 1946'da, çoğunluğu edebiyatçılardan bir toplulukta verilmiştir.)

(Yolumuz, Hâlimiz, Çaremiz; Necip Fazıl Kısakürek; Büyük Doğu Yayınları, Mart 1977)

Necip Fazıl'a da bu öykünün S.Abdulhakim Arvasi tarafından aktarıldığını zannediyorum.
Saygılarımla.