Mesajı Okuyun
Old 06-08-2012, 11:07   #16
Av.MFD

 
Varsayılan Danıştay 5. Dairesi

BEŞİNCİ DAİRE 1992/2603K. 1989/2846E. 13/10/1992

KARAR METNİ TÜRK POZİTİF HUKUKUNDA ZİNA FİİLİNİ HAYSİYET VE ŞEREF KIRICI SUÇ OLARAK KABUL ETME OLANAĞI BULUNMADIĞINDAN ZİNA SUÇUNDAN 6 AY HAPSE MAHKUMOLAN DAVACININ MEMURİYET NİTELİĞİNİ KAYBETTİĞİNİN DÜŞÜNÜLEMEYECEĞİ HK.<

................
Ahlaka aykırı bir fiilin yaptırımı Türk Ceza Kanununda yer almadığına,ancak toplumun bazı kesimlerinde fiilin niteliğine göre "ayıp" yaptırımı ile karşılanan bir davranış olarak yer aldığı açık olduğuna göreTürk Pozitif Hukukunda zina fiilini haysite ve şeref kırıcı suç olarak kabul etme olanağı yoktur.


Bu durumda, davacının zina suçundan 6 ay hapse mahkum olması nedeniyle memurluk niteliğini kaybettiği düşünülemiyeceğinden bu nedene dayanılarak ilgilinin görevine son verilmesi işleminde hukuka uyarlık görülmemiştir.


Açıklanan nedenlerle Ankara 2.İdare Mahkemesinin 31.5.1988 günlü, 1988/617 sayılı kararı ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle onanmasına karar verildi.

ŞT/NÇ


http://www.danistay.gov.tr/kerisim/o...tin&dokid=7413

Şahsi düşüncem: Evrensel hukuk ve çağdaş dünyada zina fiiline ilişkin müeyyidelerin(maddi-manevi) olmaması (hapis cezasını tasvip etmiyorum) bu fiillerin işlenebilirliğini toplumumuz ve kültürel kodlarımız uyarınca uygun bulduğumuz manasına gelmemelidir. Ki günden güne artan kadına şiddetin ve sevgili cinayetlerinin de bu uygunsuzluğun nisbeten göstergesi olduğunu da düşünüyorum.