Mesajı Okuyun
Old 30-01-2013, 17:38   #12
av__emrah

 
Varsayılan

Bu karar paylaşıldı mı bilmiyorum ama 2012 tarihli yeni bir karar.Ayrıca 2009 tarihli bir karar daha. Yargıtay her nedense? görüş değişikliğine gitmişe benziyor.

------------------------------------------------------

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/7979
Karar: 2012/9930
Karar Tarihi: 11.04.2012

TÜKETİCİNİN HAKEM KURULU KARARINA İTİRAZI DAVASI - BANKALARIN KAR AMACIYLA KURULAN MÜESSESELER OLDUĞU VE HİZMETLERİNİN KARŞILIĞINI İSTEYEBİLECEKLERİ - DAVALI İLE DAVACI BANKA ARASINDAKİ SÖZLEŞMENİN İLTİHAKİ BİR SÖZLEŞME OLMADIĞI - HÜKMÜN BOZULMASI

ÖZET: Dava, tüketicinin hakem kurulu kararına itirazı davasına ilişkindir. Bankalar kar amacıyla kurulan müesseselerdir. Bu yüzden gördükleri hizmetin karşılığını da isteyebilirler. Ayrıca çok sayıda banka bulunduğuna göre de davalı kendi yükümlülüklerini yerine getirmek kaydıyla dilediği bankadan kredi kartı kullanma imkanına da sahiptir. Bu durumda davalı ile davacı banka arasındaki sözleşmenin iltihaki bir sözleşme olmadığının kabulü gerekir. Bankalar gördükleri hizmetin uygun bir karşılığını istemek hakkına sahiptir. Kredi Kartı hizmetinin banka için riski bulunduğu gibi bir maliyeti de bulunmaktadır. Bankanın bu maliyeti kredi kartı kullanıcılarına yansıtması doğaldır. Mahkemece bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.


(4077 S. K. m. 22, 23)

Dava: Taraflar arasındaki tüketicinin hakem kurulu kararına itirazı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı davalı kredi kartı hamilinin kartı kullanmak üzere bankadan talepte bulunması üzerine bankanın kart hamilini kendi kart sistemi üyeliğine kabul etmesiyle uzun süreli devam eden bir kredi ilişkisinin başladığını, kredi kartı üyelik aidatının kartın talebi ile başlayıp kullanım süresi boyunca devam eden banka tarafından karşılanan operasyonel faaliyetler ve çeşitli hizmetlerin bedeli olarak kart hamiline yansıtılan üyelik bedeli olduğunu, bankanın tüm kart hamili müşterilerine uyguladığı gibi davalı kart hamiline de bu üyelik bedelini uygulaması üzerine davalının Diyarbakır Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurarak bu bedelin haksızlığının tespitini istemediğini, söz konusu Heyetin de talebi haklı bularak bankanın bu bedeli talep edemeyeceğine dair bağlayıcı ve icrai nitelikte bir karar verdiğini belirterek bu kararın yerinde olmadığına ve iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmadığı görülmüştür.

Mahkemece, davalı tüketici aleyhine olan ve tüketiciyi kar kullanım ücreti adı altında bir külfete sokan sözleşme hükmünün tüketici ile ayrıca müzakere edilerek kararlaştırıldığını iddia ve ispat edememiştir. Böylece sözleşmedeki kredi kartı üyelik ücreti alınacağına dair hükmün haksız şart olduğunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Kural olarak herkes dilediği sözleşmeye yapmakta serbest olduğu gibi istemediği bir sözleşmeyi sürdürmek zorunda da değildir. Bunun istisnası iltihaki Sözleşmeler” olarak adlandırılan kamu hizmeti görmekte olan (Elektrik, Su işletmeleri gibi) kamu idare ve müesseseleri ile bunlardan hizmet alan şahıslar arasında kurulan sözleşmelerdir. Bu tür sözleşmelerde kamu idare ve müesseseleri kar amacından ziyade kamu hizmeti görmekle yükümlü olduklarından talep eden her şahısla sözleşme yapma zorunlulukları vardır.

Bankalar bunun aksine kar amacıyla kurulan müesseselerdir. Bu yüzden gördükleri hizmetin karşılığını da isteyebilirler. Ayrıca çok sayıda banka bulunduğuna göre de davalı kendi yükümlülüklerini yerine getirmek kaydıyla dilediği bankadan kredi kartı kullanma imkanına da sahiptir. Bu durumda davalı ile davacı banka arasındaki sözleşmenin iltihaki bir sözleşme olmadığının kabulü gerekir. Bankalar gördükleri hizmetin uygun bir karşılığını istemek hakkına sahiptir. Kredi Kartı hizmetinin banka için riski bulunduğu gibi bir maliyeti de bulunmaktadır. Bankanın bu maliyeti kredi kartı kullanıcılarına yansıtması doğaldır. Mahkemece bu gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 11.04.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.


-----------------------------------------------------
T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/12552
Karar: 2009/11294
Karar Tarihi: 12.10.2009


TÜKETİCİ SORUNLARI HAKEM HEYETİ KARARINA İTİRAZ DAVASI - KART KULLANIMI ÜCRETİNİN İADESİ TALEBİ - BANKANIN HAZIRLADIĞI MATBU STANDART FORMUN İMZALANMIŞ OLMASI - HÜKMÜN TÜKETİCİ İLE AYRICA MÜZAKERE EDİLEREK KARARLAŞTIRILMAMIŞ OLDUĞU

ÖZET: Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin davacı banka tarafından matbu, standart olarak hazırlanıp boş olan kısımların rakam, isim ve adresler yazılarak doldurulduğu, sözleşmenin on iki punto koyu siyah harflerle düzenlenmediği görülmektedir. Davacı, tüketici aleyhine olan ve tüketiciyi kart kullanımı ücreti adı altında bir külfete sokan sözleşme hükmünün tüketici ile ayrıca müzakere edilerek kararlaştırıldığını iddia ve ispat edememiştir. Böyle olunca sözleşmedeki kredi kartı üyelik ücreti alınacağına dair hükmün açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri karşısında haksız şart olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla davalı bankanın bu sözleşme hükmüne dayalı olarak kredi kartı kullanıcısı davacıdan ücret istemesi olanaklı değildir.

(4077 S. K. m. 6, 6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, 10/A, 11/A, 31) (Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmelik m. 7)

Dava: Taraflar arasındaki Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararına karşı itiraz davasının yapılan yargılaması sonucu davanın reddine dair verilen hükmün Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı, davalı bankadan aldığı kredi kartı için 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'na aykırı olarak 30.00 YTL kart ücreti alındığını, bu kartın iadesi için Şanlıurfa İl Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurduğunu ancak talebinin haksız olarak reddedildiğini belirterek, Şanlıurfa İl Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 12.3.2006 tarihli ve 2008/095 sayılı kararın iptaline, 30.00 YTL kart aidatının iadesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, yargılamaya katılmamıştır.

Mahkemece, taraflar arasındaki kredi kartı üyelik sözleşmesinin 10. maddesi gereğince davalının kart ücreti isteyebileceği gerekçesiyle, talebin reddine karar verilmiş; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, hükmün kanun yararına bozulması istenilmiştir.

Taraflar arasında düzenlenen kredi kartları üyelik sözleşmesi gereği davacıya kredi kartı verildiği, sözleşmenin 10. maddesinde, kredi kartı için kart ücreti ve yıllık üyelik ücreti ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacıdan sözleşmenin bu hükmüne göre 30.00 YTL yıllık kart ücreti kesildiği, davanın bu ücretin iadesi için talepte bulunması üzerine Şanlıurfa Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 12.3.2008 tarih ve 2008/095 sayılı kararı ile talebin reddine karar verdiği, davacının bu karara karşı itiraz etmesi üzerine Şanlıurfa Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) 15.6.2008 tarih ve 2008/280-402 sayılı kararıyla sözleşmenin 10. maddesinde yıllık kart ücreti alınacağının kararlaştırıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği ve kararın kesin olduğu dosya içeriğinden anlaşılmıştır.

5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun sözleşme şekli genel işlem şartları başlıklı 6. bölümdeki 24. maddesinin 1. fıkrası <Kart çıkaran kuruluşlar ile kart hamilleri arasındaki ilişkiler, bu kanun ve ilgili diğer mevzuat çerçevesinde en az oniki punto ve koyu siyah harflerle hazırlanacak yazılı sözleşme ile düzenlenir. Sözleşmenin bir örneği kart hamiline ve varsa kefile verilir. Sözleşme hükümleri ve kartın kullanımı hakkında kart hamiline ayrıntılı bilgi verilmesi zorunludur.> hükmünü, aynı maddenin 4. fırkasının son cümlesi <Sözleşmede kart hamilinin haklarını zedeleyici ve kart çıkaran kuruluş lehine tek taraflı haksız şartlar sağlayan hükümlere yer verilemez.> hükmünü getirmiştir.

4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 Sayılı Kanunla değişik 6. maddesi ile sözleşmelerdeki haksız şart düzenlenmiş ve <Satıcı ve sağlayıcının tüketiciyle müzakere etmeden, tek taraflı olarak sözleşmeye koyduğu, tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu her türlü sözleşmede yer alan haksız şartlar tüketici için bağlayıcı, değildir. Eğer bir sözleşme şartı önceden hazırlanmışsa ve özellikle standart sözleşmede yer alması nedeniyle tüketici içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Sözleşmenin bütün olarak değerlendirilmesinden, standart sözleşme olduğu sonucuna varılırsa, bu sözleşmedeki bir şartın belirli unsurlarının veya münferit bir hükmünün müzakere edilmiş olması, sözleşmenin kalan kısmına bu maddenin uygulanmasını engellemez. Bir satıcı veya sağlayıcı, bir standart şartın münferiden tartışıldığını ileri sürüyorsa, bunu ispat yükü ona aittir. 6/A, 6/B, 6/C, 7, 9, 9/A, 10, 10/A ve 11/A maddelerinde yazılı olarak düzenlenmesi öngörülen tüketici sözleşmeleri en az oniki punto ve koyu siyah harflerle düzenlenir...> hükmü, yine 4077 Sayılı Kanunun değişik 6 ve 31. maddelerine dayanılarak hazırlanan Tüketici Sözleşmelerindeki Haksız Şartlar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinde <satıcı, sağlayıcı veya kredi veren tarafından tüketici ile akdedilen sözleşmede kullanılan haksız şartlar batıldır> hükmü getirilmiştir.

Taraflar arasındaki sözleşmenin 10. maddesinde kart kullanıcısından kart kullanım ücretinin alınacağı belirtilmiştir.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde; sözleşmenin davacı banka tarafından matbu, standart olarak hazırlanıp boş olan kısımların rakam, isim ve adresler yazılarak doldurulduğu, sözleşmenin on iki punto koyu siyah harflerle düzenlenmediği görülmektedir. Davacı, tüketici aleyhine olan ve tüketiciyi kart kullanımı ücreti adı altında bir külfete sokan sözleşme hükmünün tüketici ile ayrıca müzakere edilerek kararlaştırıldığını iddia ve ispat edememiştir. Böyle olunca sözleşmedeki kredi kartı üyelik ücreti alınacağına dair hükmün açıklanan yasa ve yönetmelik hükümleri karşısında haksız şart olduğu kabul edilmelidir. Dolayısıyla davalı bankanın bu sözleşme hükmüne dayalı olarak kredi kartı kullanıcısı davacıdan ücret istemesi olanaklı değildir.

Bu durumda yasaya aykırı olan Şanlıurfa İl Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 12.3.2008 tarih 2008/095 sayılı kararının iptali istemi ile açılan davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının HUMK. 427/6 maddesine dayalı kanun yararına bozma talebinin kabulü ile hükmün sonucuna etkili olmamak üzere BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine, 12.10.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.