Mesajı Okuyun
Old 28-07-2006, 19:55   #39
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Selamlar,

Sayın İbrişim öyle güzel anlatmış ki, insanın tası tarağı toplamadan hemen tatile gidesi gelmekte...

Datça konusunda kendisine katılmaktayım. Ancak ben 1990 yılında gitmiş ve çok daha fazla etkilenmiştim. Tatilcileri korkutan virajlı yolları sayesinde henüz keşfedilmemişti.Öyle ki, virajı dönerken arabınızın arkasını da görebilmekteydiniz. Doğa ve denizi muhteşemdi. Birçok kişiye tavsiye etmiştim ve güzel bir tatil geçirdikleri için onlar da teşekkür etmişlerdi. Ancak geçen yıl keşif amacıyla gitmiştim. Akyaka'da kalıyordum ve Datça taraflarına bir bakalım dedik...Hisarönü filan derken Datça'ya benim için geç bir saatte varabilmiştik. Gece yolculuk yapmayı sevmediğim için gün batmadan dönmek istedik. Sahile bir sürü lokanta vs. açılmış ve 1990 daki hali yoktu. O tarihte şöyle demiştim: Umarım bu yol hiç yapılmaz ve Datça bakir kalır...Can Baba'dan sonra iyice popüler oldu zaten...Son gidişim ve dönüşüm o kadar ani oldu ki, Can Baba'nın mezarına bir çiçek koyamadan döndüm. Giden olursa ve bulursa benim için bir demet papatya koyar mı acaba?(Papatya; çünkü en özgür çiçektir, kimseye ihtiyacı yoktur...)

Neyse... Ben de bir meslektaşımın önerisiyle Antalya- Çıralı'ya gitmeyi düşünüyorum. Menfi, müspet düşüncesi olanlar yazarsa sevinirim.
Alıntı:
Akşamları üzerine tırmanıp güneşi batırabileceğiniz minik tepecikler... geceleri uzanıp dokunabileceğiniz bol yıldızlı bir gökyüzünüz olacak...
ve ille de yeşillik... Yoksa upuzun bir sahil ve yıldızlı oteller değil. Yıldızları yerinden seyretmek gerek...

Amaç bütün bir yıl boyunca yorulan bünyeyi dinlendirmek olduğu kadar, (bir haftalığına da olsa) ruhu da nadasa çekmek...

Saygılarımla