Mesajı Okuyun
Old 19-07-2008, 02:43   #38
Gülümse

 
Varsayılan Geç oldu ama temiz olsun... :) Trabzon

Bahar ayında THS aracılığı ile tanıdığım harika genç güzel ve şirin avukat dostumun sayesinde Trabzonu görme imkanım oldu...

Trabzon hikayem aslında Atatürk Hava alanında başladı. Elimde çantam valizimin olmamasının rahatlığı ile elimi kolumu sallayarak uçağa bineceken bir anda beklemeye alındık... Önce uçağın rotar yapması konusununda homurdanmalar yükseldi ardından yapılan anonsla durum aydınlandı. Trabzon üstündeki yoğun sis nedeniyle uçağımız geçikmeliydi.

Çevremdekiler ailelerine haber vermek için telefonlarına sarıldılar. "Ula al eline iki yelpaze sisi dağıtta evimize dönek". Gülmemek için dudaklarımı ısırdım...

Bir bir buçuk saat sonra uçaktaki yerimizi almıştık. Uçağa bindiğimde sanki çok şey görecekmişim gibi yüzümü cama yapıştırıp dışarıya bakmayı tercih ederim. Hele önümüzde gittiğimiz yönü gösteren haritalar varsa, sanki vazifeli gibi kontrol edip dururum. Ama uçakta bu tür bir sistem olmadığı için yüzümü cama yapıştırıp kendi gözlemlerimi yapmak zorunda kaldım...

Sonunda Trabzona geldiğimizi birazdan ineceğimizi bildiren anons yapıldı, ben de iyice cama yapıştım. O da ne uçak alçalıyor ama deniz kenarına... Eyvah dedim sahil yoluna iniyoruz, demeye kalmadan uçak denize paralel havaalanına iniverdi. Denize yakın ve paralel havaalanı fikri nedense bana biraz ters geldi. Nede olsa burası Trabzon ve bu tür terslikler normaldir diye güldüm... Neden mi bakınız "Trabzon anıları" bölümüne

Valizsiz olmanın özgürlüğü ile çıkış kapısına yöneldim... THS aracılığı ile tanıştığım genç dostum ve onun harika arkadaşı ile buluşup yola çıktık...

Neşeli muhabbet içinde yola koyulduk. Ama yol gidiyoruz gidiyoruz bitmiyor. Genç dostum kahvaltı yapacağız dedi ama... Hir halde Trabzon havaalanı ile Trabzon şehir merkezi arasında bayağı uzak olduğunu düşünürken, genç dostumun aslında bana jest yapıp Sürmeneye götürdüğünü ve orada bana kahvaltı yaptıracağını anladım.

Kahvaltıda bayağı uslu bir çocuktum, bana ne ikram ettilerse yedim, önüme konulan tüm güzel yemeklerin lezzetine baktım. Oradaki otantik hediye eşyaları satan dükkana gidip yöresel örtüleri takıp elime kemençe aldıp resim çektirdim. Başımdaki örtüyü almaya kalktığımda genç arkadaşım bana örtümü hediye ediverdi. (O örtü hemen çalışma odamda baş köşede durmakta)

Sürmene mastırını ancak uzaktan görebildim ama soluğum havası ve gizimle görünüşü ile bir sırrı içinde saklar gibiydi. Kendi kendime ileride muhakkak gelmeli çocuklarımla bu sırra vakıf olmalıyım dedim...

Sonra geldiğimiz yolda geri dönerek Trabzona vardık...

Trabzonu nasıl özetliye bilirim ki, herşeyden önce sıcak ve sevimli bir havası olduğu kesin. Tarihi mekanları ve kendine özgü doğası ile geleneksel ve modern yaşantının iç içe geçtiği bir yer. Samimi ve içten.

Aradan uzun zaman geçince insan gördüğü yerleri teker teker anlatamıyor. Herşeyden önce orada misafirdim ve harika ev sahiplerim vardı. O zamana kadar hep anne abla yenge öğretmen yani büyük olmanın kendinden küçükleri kollamanın alışkanlığı içindeyken kollanılmanın zevkini fazlasıyla çıkardığımı itiraf edeceğim.

Öyleki o kısa zaman içinde bütün tarihi mekanları ve görülebilecek en güzel manzaraları gösteren harika rehberlerim vardı. Nereye götürseler küçük zarif ağırlığı ile insanı ezmeyen otantik hediyeler ile donatıldım. Hele gümüşçüler çarşısına ve yöresel takıları olan kazazeye bayıldım.

Gittiğim, gördüğüm her yerden "buraya çocuklarımla tekrar gelmeyim" duygusuyla ayrıldım. Akşam dönerken sis dağıldığında uçağım zamanında kalktı bende zamanında evime vardım.

Trabzon hatıralarımı çalışma odamdaki dolaplarıma yerleştirdim. Çok karışık ve kalabalık bir çalışma odam olmasına ramen, çalışma arkadaşlarımın hepsi bu Trabzon hatıralarına takıldılar. O kadar çok "Trabzona gittiğim de" dedim ki... Hele hele Trabzon Barosunun telkariden yapılmış plaketi çevremdekiler, özellikle eşim tarafından en zarif plaket ilan edildi...

Trabzon gördüğüm ne en güzel şehir değildi, tarihi eserleri ile başıma döndürdüğü de söylenemez, kendine has havası suyu nasıldı ayrıştıracak kadar oralarda kalamadım ama insanlarının özel olduğu bir gerçekti. Yoğun olmama, hayırsız olup onları arayamama ramen, bende bıraktıkları izler yüzünden hep özel ve sihirli insanlar olarak kalacaklar...

Trabzona o sihirli insanlar ile tanışmak için gitmenizi tavsiye ederim doğrusu.