Mesajı Okuyun
Old 23-07-2009, 23:52   #2
Av.Feridun Yurtsever

 
Varsayılan

Her ne kadar Yargıtay kararına katılmasam da aşağıdaki kararda bu tür bir dekontun ödemeyi ispat ettiği sonucuna varılmış.

T.C.
YARGITAY
12. Hukuk Dairesi

E:2007/5789
K:2007/7970
T:24.04.2007

BORCA İTİRAZ
ÖDEME İTİRAZI

"ÖZET"
ÖDEME BELGESİ OLARAK SUNULAN BANKA DEKONTUNDA, ÖDEMENİN TAKİP DAYANAĞI ÇEK İÇİN OLDUĞUNA İLİŞKİN AÇIKLAMA EL YAZISI İLE YAZILIP BANKA YETKİLİLERİNCE İMZALANDIĞINA GÖRE, ÖDEMENİN TAKİP DAYANAĞI ÇEK İÇİN YAPILDIĞININ KABULÜ GEREKİR.

2004 s. Yasa m. 50,169

Mahalli mahkemesinden verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine, bu işle ilgili dosya mahallinden Daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

İİK'nın 169/a-l maddesi gereğince İcra Hakimliğinde borçlu, borcun bulunmadığını veya itfa yahut imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ettiği takdirde itirazın kabulüne karar verilir. Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre, sunulan ödeme belgesinin takip konusu borç için verildiğinin kabul edilebilmesi için, belgede, takip dayanağına açıkça atıf yapılması zorunludur. Somut olayda ödeme belgesi olarak sunulan 02.12.2005 tarihli banka havale dekontunun incelenmesinde, ödemenin takip dayanağı çek için yapıldığına ilişkin açıklamanın dekont üzerine sonradan el yazısı ile ilave edildiği ve altının banka yetkililerince imzalandığı görülmüştür. Bu durumda, anılan havale dekontu ile yapılan ödemenin takip dayanağı çek için yapıldığının kabulü gerekip, mahkemece borçlunun kısmi itfa itirazının kabulü yerine reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.

Kabule göre de; İİK'nın 169/a-6 maddesi gereğince borca itirazın reddi halinde, borçlu ancak takip muvakkaten durdurulmuş ise diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Somut olayda, mahkemenin 08.05.2006 tarihli tensip kararı ile "borçlu tarafından cebri icra tehdidi altında ödenecek paranın alacaklıya ödenmemesi" şeklinde tedbir kararı verilip, takip muvakkaten durdurulmadığından borçlu aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesi doğru değildir.

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 24.04.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:YKD AĞUSTOS 2007