Mesajı Okuyun
Old 18-12-2007, 15:38   #4
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Aslında linkteki karar da açıklayıcı ama bir karar daha yolluyorum.

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/797

K. 2003/6447

T. 16.6.2003

• İTİRAZIN İPTALİ DAVASI ( Alacak Davası - Davacının Yargılama Aşamasında Usulüne Uygun Olarak Verdiği Islah Dilekçesi İle Dava Sebebini Değiştirmesi )

• ISLAH ( Alacak Davası/Davacının Yargılama Aşamasında Usulüne Uygun Olarak Verdiği Islah Dilekçesi İle Dava Sebebini Değiştirmesi ) - Tek Taraflı İrade Beyanı İle Yapılabilmesi )

• ALACAK DAVASI ( Davacının Yargılama Aşamasında Usulüne Uygun Olarak Verdiği Islah Dilekçesi İle Dava Sebebini Değiştirmesi ) - Karşı Tarafın Veya Mahkemenin Kabulüne Bağlı Olmadığı )

• DAVA SEBEBİNİN ISLAH İLE DEĞİŞTİRİLMESİ ( Alacak Davası - Davacının Yargılama Aşamasında Usulüne Uygun Olarak Verdiği Dilekçe İle/Karşı Tarafın Veya Mahkemenin Kabulüne Bağlı Olmadığı )

1086/m. 83


ÖZET :Dava, davacının davalı şirketten olan alacağının tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile dava sebebini doktorluk hizmetinden doğan alacak olarak göstermiş iken yargılama aşamasında usulüne uygun olarak verdiği ıslah dilekçesi ile dava sebebinin bu kez ortaklıktan dolayı kar payı alacağı, yönetim kurulu başkanlık alacağı ve doktorluk hizmeti olarak göstermiştir.
H.U.M.K.nun 83.maddesine göre, iki taraftan her biri usule müteallik olarak yaptığı muameleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir, bu çerçevede davacının dava sebebini ( vakıaları ) ıslah ile genişletmesi mümkündür. Islahın, bir tarafın tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile yapılması mümkün olup, karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir. O halde mahkemece usulüne uygun olarak yapılmış ve masrafları yatırılmış ıslah istemine itibar edilerek, istek kalemlerine göre görev hususunun tayini gerekir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Konya Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 22.05.2002 tarih ve 2001/999-2002/406 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkette doktor olarak çalışmış olması nedeniyle alacaklı olduğunu, yapılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptalini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile, müvekkilinin dava tarihinde davalı şirket ortağı olduğunu, talep ettiği alacak kalemlerinin şirketten kar payı alacağı, doktorluk alacağı ve yönetim kurulu başkanı olarak maaş alacağı olduğunu ileri sürmüştür.
Davalı vekili, davacının şirket ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, cari hesap ilişkisi bulunmadığını, iş mahkemesinin görevli olduğunu savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma ve dosyadaki belgelere göre, davacının ıslah dilekçesindeki iddiaları konusunda kesin mehile rağmen delil ibraz etmediği, bu durumda davada hizmet aktine dayanılmış olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine, talep haline dosyanın iş mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, davacının davalı şirketten olan alacağının tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile dava sebebini doktorluk hizmetinden doğan alacak olarak göstermiş iken yargılama aşamasında usulüne uygun olarak verdiği ıslah dilekçesi ile dava sebebinin bu kez ortaklıktan dolayı kar payı alacağı, yönetim kurulu başkanlık alacağı ve doktorluk hizmeti olarak göstermiştir.
H.U.M.K.nun 83.maddesine göre, iki taraftan her biri usule müteallik olarak yaptığı muameleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir, bu çerçevede davacının dava sebebini ( vakıaları ) ıslah ile genişletmesi mümkündür. Islahın, bir tarafın tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile yapılması mümkün olup, karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı değildir. O halde mahkemece usulüne uygun olarak yapılmış ve masrafları yatırılmış ıslah istemine itibar edilerek, istek kalemlerine göre görev hususunun tayini gerekirken yazılı olduğu şekilde davacının tüm istekleri yönünden görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.06.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.