Mesajı Okuyun
Old 18-07-2011, 21:24   #17
Gemici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan fikirbay
Ahlak insanın "her an" içinde bulunan ve ayrılmaz bir güçtür. Hukuk ise, taşıma su ile değirmenin döndürülmesi gibidir. Ahlak yok ise, su da taşıyamazsınız o değirmene... Ahlaksız insanı hukuk caydıramaz... Ahlaklı insan, hukuku bir şekilde yaratır... Ahlaksız insan ise, en üstün hukuku da bozar...

Altta saydıklarımdan hangisi insanın 'her an' içinde bulunan ve ayrılmaz, nehir gibi gürül gürül akan gücüdür?

72 yaşındaki erkeğin 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel saldırıda bulunması mıdır,

14 yaşındaki kızını 72 yaşındaki erkeğe veren babanın “Peygamber Efendimiz de Ayşe anamız 9 yaşındayken evlenmişti. Kızımın evlenmesine ilk zamanlar karşıydım ama sonradan normal karşıladım” demesi midir?

Görevi olan bir işlemi yaparken karşı taraftan rüşvet istemek midir?

Kendisi başkalarının karısına kızına yiyecekmiş gibi bakan, fırsat bulduğunda aç kurt gibi saldıran, kendi kızı veya karısı söz konusu olunca namus ve ahlak bekçisi kesilen kişi midir?

Karısını, kızını veya kız kardeşini 'Töre ve namus' uğruna öldürmek midir?

Karısına veya kızına şiddet uygulamak mıdır?

Bir kilo sebzeyi tartarken veya bir metre kumaşı keserken kendi çıkarını düşünerek kıyıdan köşeden biraz yontmak mıdır?

Eğer bu saydıklarım gürül gürül akan ahlak nehri ise ben taşıma su ile dönen hukuk değirmeninden yanayım.

Not: Yukarıda belirttiklerim, ahlakın tek başına günümüzün toplumsal ilişkilerini düzene koyabilecek güçten yoksun olduğunu ve köhnemiş bir ahlak anlayışının insanlık onuru ile çelişki halinde olduğunu belirtmek için. Ahlak-Hukuk-Politika arasındaki ilişkiyi ve bu üçlü arasındaki dengenin toplumsal barışa faydalarını ayrıca incelemek gerekir.

Saygılarımla