Mesajı Okuyun
Old 08-02-2011, 13:49   #6
mntopcu

 
Varsayılan

CMK'da tavzih usulü açıkça düzenlenmemiş olsa bile yasaklayan bir hüküm de yoktur, gerektiğinde bu yola gidilebilir. Olayımızda müsadere ve vekalet ücreti yönünden karar kesinleşmiştir, artık mahkemenin bu konularda takdir hakkı yoktur. Gerekçeli kararı buna uygun yazmak zorundadır. Gerekçeli kararda bu husus atlanmışsa adına ister "tavzih" deyin ister "ek karar" deyin müteferrik bir kararla konu halledilebilir.

Öte yandan mahkeme bunu yapmadığı takdirde karar temyiz de edilebilir. Zira kararın kesinleşmiş sayılması sadece tefhim edilen yönlere münhasırdır. Tefhim edilen karar ile tebliğ edilen karar farklı ise farklı yönler tebliğden sonra öğrenilmiştir, bu yönler öğrenme yani tebliğ tarihinden itibaren temyize tabidir.

Yukarıdaki hallerden ikisi de (tavzih/ekkarar veya temyiz) mümkün değil denirse absürd sonuçlar doğurabilecek bir konu çözümsüzlüğe itilmiş olur. Benzer bir durumda kısa kararda sanığın beraatine hükmedilip, gerekçeli kararda mahkumiyet verilirse ne olacak. Açıklanan kısa karara göre temyiz yoluna gitmeyen sanık gerekçeli karardan sonra da temyize gidemeyecek mi, sizin kararınız kesinleşti mi denilecek? Böyle bir şey olabilir mi?