Mesajı Okuyun
Old 21-07-2007, 06:58   #10
hukukbilgisi

 
Varsayılan

Site yöneticilerinin taraf ehliyeti ile ilgili olarak ilginç bir karar var:

YARGITAY 13.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 13.4.2004 Esas: 2003/15164 Karar: 2004/5236

Yasalarda Bir Hüküm Bulunmamasına Rağmen Site Yönetimlerinin Taraf Ehliyetinin Bulunduğu Kabul Edilmelidir

Özet:Davacı site yöneticiliği, davalının sitede daire maliki olmasına rağmen kat malikleri toplantısında belirlenen aidatları ödememesi nedeniyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptalini talep etmiştir. Tek parsel üzerinde kurulu apartmanlarda Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uygulanabilmektedir. Ancak birden fazla parsel üzerinde kurulu bloklarda anılan kanun hükümleri uygulanamamaktadır. Toplu yapılarla ilgili yasal boşluk bulunmaktadır. Bu durumda yasalarda hüküm bulunmamasına rağmen site yöneticilerinin taraf ehliyetinin bulunduğu kabul edilmelidir. Davalının aidat borcu belirlenerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken dava açma ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi hatalıdır.

- 634 sayılı KAT MÜLKİYETİ KANUNU m.35
- 1086 sayılı HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU m.38

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.


Karar


Davacı A. Sitesi F Blok Yöneticiliği, davalının sitede daire maliki olduğunu, kat malikleri toplantısında alınan karar gereğince davalının ödemediği aidatlar nedeniyle icra takibi yaptıklarını, davalının haksız olarak takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.



Mahkemece, davacının dava açma ehliyeti olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.


Davacı, davalının daire maliki olmasına ve bu daireyi de fiilen kullanıyor bulunmasına rağmen daire maliklerinin oluşturduğu kurul kararına rağmen aidatları ödemediğini belirterek itirazın iptali davası açmıştır. Mahkemece davacı site yöneticiliğinin dava açma ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile dava reddedilmiştir.


Ülkemizde yaşanan ekonomik ve sosyal gelişme ile nüfus artışının işyeri ve konut ihtiyacını doğurduğu, bu ihtiyacın karşılanması amacıyla gerek Devlet kuruluşları, gerekse özel girişimciler eliyle birden çok taşınmaz üzerine ayrı ayrı bloklar halinde toplu yapıların inşa edildiği bilinen gerçektir. Bu nitelikteki toplu yapılaşmalarda, çoğunlukla her parsele bir blok apartman yapılmakta, bu blok apartmanlar da toplu yapının bir bölümünü teşkil etmektedir. Tek bir parsel üzerine inşa edilmiş blok apartmandaki bağımsız bölümler için Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri uyarınca kat irtifakı veya kat mülkiyeti tesis edilmekte, bu blok yönetimiyle ilgili uyuşmazlıklarda anılan yasa hükümleri uygulanarak çözümlenebilmektedir. Ancak bu blokların oluşturduğu toplu yapının yönetimiyle ilgili uyuşmazlıklarda ise Kat Mülkiyeti Kanunu, Medeni Kanun`un toplu mülkiyete ilişkin hükümleri veya Kooperatifler Kanunu hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Oysaki toplu yapının kendini oluşturan blok apartmanlara ait ortak yerler dışında tüm toplu yapı kapsamındaki bağımsız bölüm maliklerinin kullanımına terk edilmiş, kanalizasyon, ısıtma, aydınlatma, eğitim, spor, park ve bahçe gibi ortak tesis ve alanlarının bulunduğu da bilinmektedir. Bu ortak tesis ve alanlarının amacına uygun olarak bir disiplin dahilinde kullanılmaları, bakım ve onarımlarının yapılması, bakım ve onarımlar için gerekli giderlerin toplanıp harcanmaları toplu yapı yönetimini zorunlu kılmaktadır. Ne var ki yürürlükte bulunan yasalarımızda toplu yapı yönetiminin oluşumuna görev ve sorumlulukları kapsamındaki blok apartman yönetimleriyle ilişkilerine görev sorumluluğu içinde davada taraf ehliyetine sahip bulunduğuna dair bir düzenlemeye yer verilmemiştir. O nedenle de açıklanan konularda ve özellikle davada taraf olabilme ehliyeti konusunda yasal boşluğun varlığı kabul edilmelidir. Şu durum karşısında mahkemenin MK`nun 1. maddesinden kaynaklanan görevi gereği olarak, benzer kurum ve kuruluşlar için yasalarımızda öngörülen düzenlemelerden örnekleme yoluyla yararlanarak toplu yapı için de sosyal barışı sağlayıcı bir çözüm bulması, bunun sonucuna uygun karar vermesi gerektiğinde duraksanmamalıdır.


Böyle olunca da davacının davada taraf ehliyetine sahip bulunduğunun benimsenmesi en uygun çözüm olacaktır. Davalının davacıya aidat ödemekle yükümlü olduğu kabul edilerek, aidat borcunun miktarı konusunda gerekli inceleme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.