Mesajı Okuyun
Old 10-02-2008, 12:04   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.Eser sözleşmeleri şekle tabi değildir. Fakat ispatı HUMK 288 mad.göre sınırlamaya göre yazılı belge ile mümkün olar. İstisnası şifai olarak yapılması hakkında teamül oluşmasıdır.

Teamülün ufak tadilat ve tamiratlarda olabileceği somut olaydaki esaslı yapının ba kavrama girmeyeceği kanısındayım.

2.İmara aykırı inşaat imar kamu düzenine aykırıdır. Belediyece yıktırılır. İmara uygun hale getirilmesi imkanı yoksa yüklenici mal sahibinden hiçbir bedel talep edemez..
Diye düşünüyorum.

Not: Aşağıdaki 1 nolu kararı Hakimliğimiz sırasında biz vermişiz. Yazılı sözleşme olmadığı halde tanık beyanı ve bilirkişi raporuyla davayı kabul etmişiz. Yargıtayda haklı gerekçelerle kararı bozmuş.
Saygılarımla.
T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1984/1631

K. 1984/3266

T. 31.10.1984

• ESER SÖZLEŞMESİ ( Yazılı Olarak Yapılmış Olmaması )

• SENETLE İSPAT VE TANIK DİNLENMESİ ŞARTLARI ( Eser Sözleşmesi )

• TANIK DİNLEME ŞARTLARI ( Eser Sözleşmesinin Yazılı Olarak yapılmış Olmaması )

1086/m.293

818/m.288

ÖZET : Kural olarak bir şey ortaya çıkarma, imal etme, husule getirme olan eser sözleşmesi Borçlar Kanunumuzda belli bir şekle tabi tutulmamıştır. Halin gereğine ve tarafların durumuna göre senede bağlanmaması teamül haline gelen işlemlerde tanık dinlenilebilir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın Kartal İkinci Asliye Hukuk Hakimliği`nce görülerek mahkeme ilamında belirtilen gerekçelere binaen verilen 30.12.1983 tarih ve 288-1391 sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı yüklenici davasında, davalının satın aldığı bir katlı taşınmaz üzerine altı dairenin yapımını götürü bedelle üstlendiğini ve bitirildiğini beyanla asgari maliyet rayiç bedeli alacak 2.200.000 lira için ödetme kararı verilmesini talep etmiş, davalı, öncelikle taşınmazın kendisine ait olmadığını açıklayarak husumet itirazında bulunup esas cevapta, aralarında istisna sözleşmesi mevcut olmadığını ve yapıldığı iddia edilen işlerin de davacı tarafından yapılmadığını ileri sürmüştür.
Yerel mahkeme, yargılamada dinlenen tanık beyanları ile alınan bilirkişi raporuna dayanarak fazlaya ilişkin istemin reddi ile 2.156.841 lira alacak için ödetme kararı vermiştir. Mahkeme kararını davalı vekili temyiz eylemiştir.
İstisna akdi kavramı, BK. m. 355`deki tanıma göre ( İstisna, bir akittir ki onunla bir taraf ( müteahhit ) diğer tarafın ( iş sahibi ) vermeyi taahhüt eylediği semen ( bedel ) mukabilinde, bir şey imalini iltizam eder. ) yüklenmeyi kapsar. Kural olarak bir şey ortaya çıkarma, imal etme, husule getirme olan eser sözleşmesi Borçlar Kanunumuzda belli bir şekle tabi tutulmamıştır.
Ancak olayımızda, yapımı yüklenilen inşaat, iş davalı tarafından inkar edilerek taraflar arasında akdi bir ilişkinin mevcut olmadığı savunulmakta ve böylece akdi ilişkinin mevcudiyeti varlığı inkar ile ihtilaflı hale gelmektedir.
HUMK.nun değişik 288. maddesi hükmünce; bir hakkın doğumu, düşürülmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacı ile yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri beşbin lirayı geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.
Bu maddede öngörülen şekil, geçerlik şekli değil, usul hukuku yönünden konulmuş ispat şeklidir. İspat şeklinin zorunluluğu nedeni ile hukuki işlemlerin kural olarak tanık sözleri ile ispatı olanağı da yoktur.
Ne var ki, Usul Kanunumuzda anılan bu ana kurala ayrık hükümler de mevcuttur. Gerçekten Usulün 289. maddesi hükmüne göre, senetle ispatı gereken hususlarda, bu yön hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakatı, rızası halinde tanık dinlenebilir. Çekişmede davalının bu hususta açıkca muvafakatı olmadığına göre anılan madde hükmü gereğince tanık dinlenmesine de olanak yoktur.
Yalnız tanıkla ispat yasağına ayrık hallerden biri de Usulün 293. maddesinin 4. bendinde yer almıştır. Bir başka deyimle anılan Usul Kanunu`nun 293/4. maddesinde açıklanan durumun varlığı halinde de ayrık olarak tanık dinlenmesine imkan tanınmıştır. Anılan hüküm gereğince ( Halin icabına ve iki tarafın vaziyetlerine nazaran senede zaptı müteamil olmayan muamelelerde ) tanık dinlenmesi mümkün olmaktadır. Bu hükmün sonucu olarak, bir bölgede halin gereklerine, tarafların durumlarına göre herhangi bir hukuki işlemin devamlı olarak senede bağlanmamasının adet haline gelmesi ve bu hususun zaman içinde herkesce uyulmak suretiyle kararlı bir nitelik kazanmış bulunması ve aynı zamanda kamu oyu tarafından da belirtilen teamüle inanılmış olması takdirinde tanık dinlenebilir.
Yüksek Mahkemenin kökleşen içtihadı da bu doğrultudadır ( En son Yargıtay H. Genel Kurulu Esas: 1982/13-571 Karar: 1984/660, 6.6.1984 tarihli kararı ).
Öyle ise; Mahkemece, işin niteliği, tarafların durumu ve ilişkileri gözetilerek aralarındaki istisna eser sözleşmesinin devamlı surette senede bağlanmaması hakkında istikrarlı ve toplumca inanılmış bir adet olup olmadığı bilirkişi aracılığı ile saptanarak rapor içeriğine göre tanık dinlenip dinlenmeyeceği değerlendirilmelidir.
Yapılacak böyle bir inceleme sonunda, olayda tanık dinlenebileceği sonucuna varılması halinde tanık sözleri ve teknik bilirkişi raporu değerlendirilmek suretiyle, aksi takdirde, davacıya yemin ant hakkı hatırlatılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle temyiz eden davalı D. yararına yerel mahkeme kararının BOZULMASINA, 31.10.1984 gününde oybirliğiyle karar verildi. (KAZANCI)
T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/715

K. 2003/4513

T. 2.10.2003

• BAŞKASININ ARSASINA TECAVÜZ EDEN İNŞAAT ( Sözleşmenin Feshedilmesi - Ayıbın Düzeltilmesi Halinde Yüklenicinin Bedele Hak Kazanabileceği )

• İMARA AYKIRI İNŞAAT ( Yükleniciye Mehil Verilerek Ruhsat Alması Halinde Ücrete Hak Kazanabileceği )

• SÖZLEŞMENİN FESHİ ( Yüklenicinin Ayıplı İş Yapması )

• EKSİK VE AYIPLI İNŞAAT ( Sözleşmenin Feshedilmesi )

• ESER SÖZLEŞMESİ ( Sözleşmeye Aykırı Olarak Eserin İmara Aykırı Ve Ayıplı Olarak Meydana Getirilmesi )

818/m.106,108,359,362

743/m.651

ÖZET : Sözleşme feshedilirse yüklenici yaptığı eserin bedeline hak kazanır. Fakat arsa sahibi davacı inşaatın ruhsatsız yapıldığını, plan ve projesinin bulunmadığını, komşu arsa ve yola tecavüz ettiğini, bu haliyle ayıplı bir iş meydana getirdiğini ileri sürmektedir. Gerçekten yüklenici işi teknik yollarına uygun yapmakla zorunlu olduğu gibi imar mevzuatı dikkate alınarak inşaat ruhsatını almak, tasdikli plan ve projesine uygun bir eser meydana getirmekle de yükümlüdür.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı-k.davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı-k.davalı Tulgay'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Mahkemece yüklenicinin açtığı karşı davanın kabulüne karar verilmiştir. Sözleşme feshedildiğine göre yüklenici yaptığı eserin bedeline hak kazanır. İlke olarak mahkemenin kararı doğru bulunmaktadır. Ne var ki, arsa sahibi davacı inşaatın ruhsatsız yapıldığını, plan ve projesinin bulunmadığını, komşu arsa ve yola tecavüz ettiğini, bu haliyle ayıplı bir iş meydana getirdiğini ileri sürmektedir. Gerçekten yüklenici işi teknik yollarına uygun yapmakla zorunlu olduğu gibi imar mevzuatı dikkate alınarak inşaat ruhsatını almak, tasdikli plan ve projesine uygun bir eser meydana getirmekle de yükümlüdür. İmar mevzuatı kamu düzenini ilgilendirdiğinden ruhsat alınmadan başlanan bir inşaatın devamı her zaman engellenebileceği gibi sonunda yıkım kararı verilmesi de gerekmektedir. Böyle bir eseri meydana getiren yüklenicinin bedele hak kazanamayacağı da ortadadır.
Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, Belediye ve ilgili mercilerden dava konusu yapının mevcut durumunun imar mevzuatına uygun bulunup bulunmadığı sorulup, gerektiğinde mahallinde yeniden keşif yapılmak suretiyle bilirkişilerden ek rapor alınması böylece inşaatın yasal hale geleceğinin mümkün olduğunun anlaşılması halinde yüklenici İsmail'e bu konuda uygun bir mehlin verilmesi, bu mehil sonunda inşaat yasal hale getirilmiş ise imalat bedelinin hüküm altına alınması, aksi takdirde yapılan eserin yıkımı gerekip yüklenici bedele hak kazanamayacağından yüklenicinin açtığı karşı davanın reddine karar verilmesinden ibarettir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle karşı davanın kabulü doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca hükmün temyiz eden davacı-k.davalı Tulgay yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacı-k.davalıya geri verilmesine, 2.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(KAZANCI)