Mesajı Okuyun
Old 11-05-2008, 18:40   #11
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
3. şahsın iyi niyetinin hiçbir şekilde korunması mümkün değil mi?

Sayın n_plak,

Bazı kanunlar gibi(İş Kanunu, 6570 S.K.)Koop. Kanunu da özellikli kanundur. İş Kanununun işçiyi koruyan;6570 S.K.nun kiracıyı koruyan ruhu bulunmaktadır. Koop. Kanunu da temel olarak kooperatifin devamı ve işlerin aksamaması için kooperatifi korumaktadır.

" Koop ile ortakları veya ortaklar arasında çıkan uyuşmazlıkların hallinde KK'nın ile anasözleşme hükümlerinin ve kooperatiflerin niteliği ile kuruluş amacının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Sadece taşınmaz hukukunun hükümleri ile adil bir sonuca varmak her zaman mümkün olmamaktadır."11.HD.27.09.1985-E.4514/K.4887

Yukarıda sözünü ettiğim kitaptaki Yargıtay kararlarından birisinden, bu kadar alıntı yapabildim. Yargıtay'ın görüşünü özetlemektedir. Kullandığım programda bulamadığım için tamamını aktaramadım.

Alıntı:
Yazan n_plak
Peki tapu iptaline karar verilirse davacının müvekkilin ödediği taşınmaz bedelini karar tarihindeki rayiç değer üzerinden ödenmesine karar verilip, müvekkilin taşınmaza yaptığı tüm masrafları mahkeme veznesine müvekkile ödenmesi üzerine tapunun davacı adına tesciline mi karar verilir? Bu ödemenin bir süresi olacak mıdır?

Bence sizin muhatabınız, üye değil koooperatiftir. Çünkü yasaya aykırı devir işlemi yapan kooperatif yönetimidir. O yüzden kooperatife tazminat davası açıp, üyelik bedeli ve yapılan masraflar talep edilmelidir.

Ancak kitapta yer alan kısa bir kararda, davalı koop.un elinde başka bir daire varsa yeni üyenin bunu talep edebileceği anlamına gelen bir ifade yer almaktadır. 11.HD.05.03.1998-E.8936/K.1398 sayılı kararı kullandığım programda bulamadığım için aktaramadım. Bir başka üye bulabilirse yayınlar belki...

Yine KK Ekmd.2/1' e göre bu işlemi yapan yöneticilerin cezai sorumluluğunun bulunduğuna dair de 2 karar vardır.

Aleyhinize bir (Yargıtay'ın görüşünü vurgulamak bakımından) HGK kararını aşağıya aktarıyorum.

Alıntı:
HUKUK GENEL KURULU
E. 1996/11-458
K. 1996/698
T. 16.10.1996
• EL ATMANIN ÖNLENMESİ ( Kooperatif Ortağının İhracından Sonra İhraç Edilen Ortak Tarafından Açılan İptal Davasının Ortak Lehine Sonuçlanıp Kesinleşmesi )
• KOOPERATİF ORTAĞININ İHRACI ( İhraç Edilen Ortak Tarafından Açılan İptal Davasının Ortak Lehine Sonuçlanıp Kesinleşmesi )
• DİRENME KARARINI TEMYİZ YETKİSİ ( Hakkındaki Hüküm Kesinleşmiş Olanın Temyiz Yetkisinin Olmaması )
• ORTAĞIN İHRACI KESİNLEŞMEDEN YERİNE YENİ ORTAK ALINMASI ( Yasa ve İyiniyet Kurallarına Aykırı Olması )
• İYİNİYET KURALLARINA AYKIRILIK ( Kooperatif Ortağının İhraç Kararı Kesinleşmeden Yerine Yeni Ortak Alınması )
743/m.618
ÖZET : Hakkındaki hüküm kesinleşmiş olanın direnme kararını temyize yetkisi yoktur. Kooperatif ortağının ihracından sonra ihraç edilen ortak tarafından açılan iptal davası bu ortak lehine sonuçlanıp kesinleştiğinde alınan karar geriye etkili bir karar olduğundan çıkarma kararı alındığı tarihten itibaren ortadan kalkar ve hukuki açıdan karar hiç alınmamış gibi bir durum ortaya çıkar. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre de, henüz evvelki ortağın ihracı kesinleşmeden yerine yeni ortak alınmışsa bu ikinci karar yasa ve iyi niyet kurallarına aykırı bir karar olduğundan menfaat çalışması halinde şayet çıkar çatışması konutla ilgili ise kurayı kimin çektiğine bakılmaksızın eski ortağın yerine yeni ortağın alındığının belli olması kaydıyla evvelki ortağın hakkı üstün tutulur.
DAVA : Taraflar arasındaki "elatmanın önlenmesi, tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy Asliye 7. Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 8.11.1994 gün ve 1992/291 1994/584 sayılı kararın incelenmesi davalı G.Y vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 13.10.1995 gün ve 1995/6579 -1995/7490 sayılı ilâmı ile; ( ... Davacı vekili, davalı koopeatifın üyesi olan müvekkiline 9.12.1985 tarihli ortaklık senedi ile E-2 blokta yer alan 4 numaralı dairenin tahsis edildiğini, daha sonra davacının yönetim kurulu kararı ile ihraç edildiğini ancak mahkemece ihraç kararının iptal edilip derecattan geçmek suretiyle kesinleştiğini, dairesini teslim almak isteyen davacının, tahsis edilen yerde A.Y.'nin oturduğunu gördüğünü daha sonra bu yerine A.Y.'nin eşi G. adına tapuya tescil edildiğini ileri sürerek, davalıların haksız elatmalarının önlenmesine davalı G. adına mevcut tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kooperatif vekili, kooperatifın kuruluş aşamasında mevcut plan ve projelerini bilahare tadil edilerek dört normal+l zemin+bodrum kat olmak üzere 6 kata dönüştürüldüğünü, bu itibarla davacıya bodrum daire düştüğünü, davacının ödemelerinin buna göre yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar kooperatifçe kendilerine tahsis edilen dairede oturduklarını, tapu ile malik olduklarını savunarak davanın reddini istemişlerdir. Mahkeme'ce, davacıya E-2 Blok 4 nolu dairenin tahsis edildiği davacının 14.6.1990 tarihli karar ile üyelikten ihraç edilip bu kararın mahkemece iptal edildiğini, bu arada ihraca ilişkin karar kesinleşmeden davacıya tahsis edilen dairenin 12 nolu bağımsız bölüm olarak davalılara tahsis edilerek G. adına tapuya tescil edildiğini, bu durumda davacının üstün hakkı bulunduğu görüşü ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dayalı G. vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

Kooperatif ortağının ihracından sonra ihraç edilen ortak tarafından açılan iptal davası bu ortak lehine sonuçlanıp kesinleştiğinde alınan karar geriye etkili bir karar olduğundan çıkarma kararı alındığı tarihten itibaren ortadan kalkar ve hukuki açıdan karar hiç alınmamış gibi bir durum ortaya çıkar. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre de, henüz evvelki ortağın ihracı kesinleşmeden yerine yeni ortak alınmışsa bu ikinci karar Yasa ve iyi niyet kurallarına aykırı bir karar olduğundan menfaat çalışması halinde şayet çıkar çatışması konutla ilgili ise kurayı kimin çektiğine bakılmaksızın eski ortağın yerine yeni ortağın alındığının belli olması kaydıyla evvelki ortağın hakkı üstün tutulur. ( Y.1 I.H.D.24.6.1986 E. 3065 K. 3825 ).

Mahkemece bu ilke dikkate alınarak davacının 14.6.1990 günlü yönetim kurulu kararı ile ihraç edilmesi üzerine bu yerin kooperatifçe davalılardan A.Y'ye tahsis edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dava dosyasına her iki davalıya hangi taşınmazın ne zaman tahsis edildiğine dair hiçbir delil ibraz ettirilmediği gibi bu deliller kooperatiften de celp edilmemiştir. Davacının ihracı üzerine yerine davalıların alındığına ve davacı dairesinin davalılara tahsis edildiğine dair mahkeme kararında da deliller gösterilmemiştir. Diğer taraftan davalılar yargılama aşamasında 22.5.1986 tarihinde ortak olduklarını kendilerine de daire tahsis edildiğini savunmuştur. Mahkemece davalılara kooperatife girişte hangi dairenin tahsis edildiği, bu daireyi Y'nin eşi G'ye devir edip etmediği bilirkişi raporunda ilk proje tadil edilerek 4. normal kat ilave edildiği, her iki projede de bodrum, zemin ve normal katların bulunduğu bildirilmiştir ( Bak. Tespit Dosyası Bilirkişi Raporu ). Ayrıca tadilat projesinin genel kurulda tartışıldığı, davacı dairesinin genel kurul kararı ile bodrum kata kaydırıldığı iddia edilmiştir. Bu husus da gereği gibi araştırılmamıştır. Öyleyse mahkemece her iki davalıya hangi dairenin ne şekilde tahsis edildiğine dair delilleri ibraz ettirilmek, davalılar kendi aralarında daireyi devir etmeler ise bu husus araştırılarak, davalı kooperatiften de tarafların kooperatife girişi, daire tahsis ile ilgili bilgi ve belgeler celp edilmek, genel kurulun tadilat projesinin kabul edip etmediği, davacının bu genel kurula katılıp katılmadığı tahkik edilmek, davacı genel kurula katılamamışsa bu genel kurul kararının davacının mülkiyet hakkını ihlal ettiği göz önünde bulundurularak tebliğ edilip edilmediği araştırılmak gerekirse kooperatif kayıtları üzerinde bilirkişi tetkikatı yapılmak ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik tahkikat ile davanın kabulü doğru olmamış bu nedenlerle G'nin karar düzeltme talebinin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda yazılı gerekçelerle davalı G.Y. vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile dairenin 3.7.1995 gün 1995/3315-5603 sayılı onama kararının kaldırılarak mahkeme kararının davalı G.Y. yararına bozulmasına... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : 1- İlk hükmü temyiz etmeyen davalı A.Y. hakkında hüküm kesinleşmiştir. Hakkındaki hüküm kesinleşmiş olanın direnme kararını temyize hakkı yoktur. O itibarla adı geçenin temyiz istemi bu nedenle reddedilmelidir.
2- Davalı G.Y.'nin temyizine gelince:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : 1- Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenle davalı A.Y. vekilinin temyiz isteğinin reddine,
2- Davalı G.Y. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 16.10.1996 gününde oybirliği ile karar verildi.