Mesajı Okuyun
Old 28-12-2010, 11:45   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Aidiyetin tesbiti davasının ön şartı "Ortaklığın giderilmesi davası " açılmasıdır.Bu davanın en son ortaklığın giderilmesi davasının sonuçlanmasına kadar açılabilir.Aksi halde eda davası olarak açmak zorunda kalınabilir.

Ortaklığın giderilmesi davasında karşı vekalet ücreti ödememenin "Kabul " haricinde bir yolu yok.Zaten satış anında hüküm altına alınacak yargılama giderlerinden sayılıyor.Yani nakit olarak davalının cebinden çıkmıyor bu bedel.

Eğer muhdesatın bedeli, Sulh Hukuk Mahkemesi değeri üzerinde ise davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gerekir.Bu nedenle,muhdesatın aidiyetinin tespitini önce itiraz olarak ileri sürüp dava açmak için süre istemelisiniz.

Saygılar


T.C.

YARGITAY

7. HUKUK DAİRESİ

E. 2006/65

K. 2006/58

T. 24.1.2006

• MUHDESATIN AİDİYETİNİN TESBİTİ DAVASI ( Ortaklığın Giderilmesi Davası İçin Ön Mesele Teşkil Etmesi - Ortaklığın Giderilmesi Davasının Açılmış Olmasının da Aidiyetin Tesbiti Davası İçin Dava Şartı Niteliğinde Olması )

• AİDİYETİN TESPİTİ DAVASI VE ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI ARASINDAKİ İLİŞKİ ( Muhdesatın Aidiyetinin Tesbiti Davasının Ortaklığın Giderilmesi Davası İçin Bekletici Mesele Niteliği - Ortaklığın Giderilmesi Davası Açılmış Olmasının Aidiyetin Tesbiti Davası İçin Dava Şartı Niteliği )

• ORTAKLIĞIN GİDERİLMESİ DAVASI AÇILMIŞ OLMASI ( Muhdesatın Aidiyetinin Tesbiti Davası İçin Hukuki Yarar Niteliğinde Dava Şartı Olması )

• HUKUKİ YARAR ŞARTI ( Muhdesatın Aidiyetinin Tesbiti Davası Açılabilmesi İçin Ortaklığın Giderilmesi Davasının Açılmış Olması Şartının Aranacağı )

1086/m.567


ÖZET : Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre muhdesatın aidiyetinin tesbiti davaları sonucunda verilen kararlar kendine özgü icra ve infaz kabiliyeti bulunmayan bir başka deyişle cebri icraya yetki vermeyen hükümlerdendir. Ortaklığın giderilmesi davaları ise hakka etkin davalardan olup, hukukumuzda aidiyetin tesbiti davaları ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar yönünden usulün 567. maddesi hükmü uyarınca "ön mesele" teşkil ederler. Öte yandan aidiyetin tesbitine ilişkili davanın açılabilmesi, bir başka deyişle sözü edilen davanın dinlenebilmesi için aidiyetinin tesbiti istenen muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmaz hakkında açılmış derdest ortaklığın giderilmesi davasının bulunması gerekir. Saptanan bu olgu, dava koşullarından hukuki yarar koşuludur.
DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
KARAR : İddia ve savunmaya duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere göre dava niteliği ve içeriği itibariyle 1883 ada 15 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tesbitine ilişkindir. Mahkemece ortaklığın giderilmesi davasında keşfen saptanan dava değerine göre tamamlanması gereken eksik harcın mahkeme veznesine depo edilmediği gerekçe gösterilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre aidiyetin tesbiti davaları sonucunda verilen kararlar kendine özgü icra ve infaz kabiliyeti bulunmayan bir başka deyişle cebri icraya yetki vermeyen hükümlerdendir. Ortaklığın giderilmesi davaları ise hakka etkin davalardan olup, hukukumuzda aidiyetin tesbiti davaları ortaklığın giderilmesine ilişkin davalar. yönünden usulün 567. maddesi hükmü uyarınca "ön mesele" teşkil ederler. Öte yandan aidiyetin tesbitine ilişkin davanın açılabilmesi bir başka değişle sözü edilen davanın dinlenebilmesi için aidiyetinin tesbiti istenen muhtesatın üzerinde bulunduğu taşınmaz hakkında açılmış derdest ortaklığın giderilmesi davasının bulunması gerekir. Saptanan bu olgu dava koşullarından hukuki yarar koşuludur. Hal böyle olunca sözü edilen davaların nitelikleri, içerikleri ve kapsamları ile yargılama sonucunda oluşacak hükümlerin doğuracağı hukuki sonuçlarda birbirinden farklıdır. Gerçekten ortaklığın giderilmesi davasında keşfen dava değeri ile aidiyetinin tesbiti davasında keşfen saptanacak değer nitelik ve miktar yönünden birbirinden farklıdır. Gerçekten açılan her dava yargılama süresinde kendi bağımsızlığını korur saptanan bu olgu fiili ve hukuki irtibat nedeniyle birleştirilen davalar içinde geçerlidir. Saptanan bu hukuksal olguların doğal sonucu olarak sözü edilen davalar nitelikleri dikkate alındığında aynı koşullara bağlı değillerdir. Bu nedenle ortaklığın giderilmesi davasında keşfen saptanan dava değeri üzerinden davacı tarafın kendisine verilen önel içerisinde eksik harcı mahkeme veznesine depo etmemiş olması davanın reddine yasal dayanak yapılamaz.
Mahkemece yapılacak iş iddia ve savunma doğrultusunda taraflardan delilleri sorulup saptanmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, gerektiğinde taşınmaz başında keşif yapılarak 1886 ada 15 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunduğu öne sürülen ve davaya konu yapılan muhtesatın niteliği, cinsi, taşınmaz üzerindeki konumu kim ya da kimler tarafından meydana getirildiği belirlenmeli, bundan sondan toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerin göre de sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 24.1.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.