Mesajı Okuyun
Old 14-08-2011, 00:18   #4
AV.HARUN UYANIKOĞLU

 
Varsayılan

Bu sitede çokca tartışılmış bir konu arşive bakmanızı tavsiye ediyorum.Akte sunduğum yargıtay kararı kefelet sözleşmesi ile garanti sözleşmesi arasındaki farkı çok net şekilde ortaya çıkardığından size yararlı olacağını düşünüyorum;Bilirsiniz ki;

Sizin sözleşmenize Kefalet veya Garanti Sözleşmesi diye yazmanızın bir önemi yoktur.Hakim sözleşme içeriğinden niteliği resen kendi'Sözleşmede Kullanılan Deyimler' kıstasına göre kendi belirleyecektir.
11.06.1969 gün 1969/4-6 sayılı içtihadı birleştirme kararındaki belirlemeler göre, şu ana farkları bulunmaktadır. Öncelikle kefalet sözleşmesi BK'nun 484 ncü maddesi hükmünden önce geçerliliği yazılı şekle tabi olması ve ayrıca bu sözleşmede kefilin sorumlu olacağı belirli bir miktar gösterilmesi gerektiği halde, BK'nun 110. maddesindeki "Başkasının fiilini taahhüt" başlığı altında düzenlenmiş olan garanti sözleşmesi herhangi bir şekle tabi tutulmadığı gibi, verilen garantinin belli bir limite bağlı olması da öngörülmemiştir. Öte yandan kefalette BK'nun 497ncü maddesi hükmü uyarınca kefil borçluya ait def'ileri alacaklıya karşı ileri sürebilme hakkına sahipken, garanti akdinde teminat veren kişiye bu hak tanınmamıştır.
Bunların dışında, kefilin kefaletten doğan borcunu ödedikten sonra BK'nun 496. maddesi hükmü uyarınca asıl borçluya yasadan ötürü dönme(rücu) hakkı bulunduğu halde, garanti sözleşmesinde teminat verene bu hak tanınmamıştır.Nihayet, BK'nun 492. maddesi gereğince kefalette kefilin sorumluluğu asıl borcun geçerli oluşuna ve devamına bağlı iken, bir tür üçüncü kişinin fiilini taahhüt niteliğini taşıyan garanti sözleşmesindeki bağımsızlık ilkesi gereğince bu koşullara tabi tutulmamıştır.Buradan hareketle sözleşmeyi yeniden incelemenizi ve savunmanızı buna göre yapmanızı tavsiye ediyorum