|
Meslektaşım şöyle bir karara ulaştım. Karar aşamasındayken meydana gelen haksız azil neticesinde vekilin tam vekalet ücretlerine hak kazanacağı yönünde karar çıkmış. Faydalı olabilir.
T.C YARGITAY 13.Hukuk Dairesi
Esas: 2016/ 12330 Karar: 2019 / 6399
Karar Tarihi: 21.05.2019
YARGITAY KARARI
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu ve ... 4.Noterliği’nden 22.01.2014 tarihli
vekalet>name ile davalının vekilliğini üstlenerek davalının alacaklı olduğu ... 1.İcra Müd.nün 2014/780E.sayılı dosyası ile icra takibini yürüttüğünü, bilahare dosya borçlusunun itirazı nedeniyle takibin durması üzerine ... 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/97E. 2014/603K.sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, icra takibinde dosya borçlusunun istihkak iddiasında bulunması üzerine ... 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/128E. Sayılı dosyasından istihkak davası açtığını, öte yandan icra dosyasının borçlusuna yediemin olarak teslim edilen hacizli malların bulunmadığının tespiti üzerine dosya borçlusu hakkında ... 4.Asliye Ceza Mahkemesinde görülen muhafaza görevini ihlal ceza davasında da davalının vekilliğini yaptığını, görevini layıkıyla yapmasına rağmen
haksız olarak 08.09.2015 tarihli
azilname ile azledildiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL hak kazanılan
vekalet
ücreti ve karşı
vekalet
ücreti alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 27/01/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 53.869,61 TL ye çıkartmıştır.
Davalı, icra takibi sonrası haciz işlemi yapıldığını, ancak davacı avukatın mahcuz malların satışını istemediği için haczin düştüğünü, yine icra dosyasında haczedilen gayrimenkulün satılmasına karar verilmesine rağmen davacı avukatın satış avansını yatırmadığı ve haciz işlemini takip etmediğini, bu nedenlerle davacıyı haklı olarak azlettiğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne 10.000,00 TL
vekalet
ücreti alacağının dava tarihi 11/09/2015 tarihinden başlayacak yasal faizleri ile birlikte, 43.869,61 TL
vekalet
ücreti alacağının ıslah tarihi 27/01/2016 tarihinden başlayacak yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı,
haksız
azil nedenine dayalı olarak
vekalet
ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Davacı avukat azlin
haksız olduğunu ileri sürerken, davalı ise azlin haklı olduğunu savunmuştur. O halde, taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık azlin haklı olup olmadığı ile ilgili olup, ancak bunun sonucuna göre davalının
vekalet
ücreti ödemekle yükümlü olup olmadığına karar verilebilecektir. Mahkemece, alınan 12/01/2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda azlin
haksız olduğu kabul edilerek sonuca gidilmiş, raporda ise davacı avukatın icra dosyasında yapılması gereken tüm işlemleri yaptığı istihkak ve ceza davası dosyalarında ise dosyalar
tam karar aşamasındayken azledildiği, her iki davanın da azledilmesi sebebiyle sadece son duruşmalarına giremediği ve o duruşmalarda da dosyanın karara çıktığının görüldüğünü, takip edilen bir icra dosyası, bir ceza davası dosyası ve iki hukuk dava dosyasında; 71.812,00 TL
vekalet
ücreti+13.350TL aldığı
vekalet
ücreti+12.195,80 TL masraflardan avukata verilen 15.000,00 TL avans ve 10.000,00 TL ücret düşülmüş, avukatın toplam alacağı 72.357,80 TL olarak hesaplanmıştır. Ancak davacı avukat hesaplamada sehven yapılan yanlışlıklar olduğunu belirterek rapora itiraz etmiş, toplam alacaklarının 53.869,61 TL olduğunu belirtmiş, Mahkeme de bu değer üzerinden davanın kabulü şeklinde karar vermiştir.
Davacı avukatın, vekil olarak borçları TBK'nun 505 ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, öncelikle vekilin TBK.nun 506 maddesine göre müvekkiline karşı
vekaleti sadakat ve özen ile ifa etme yükümlülüğü vardır. Vekil sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. Şayet vekili görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle
vekaleti ifa etmemiş ise, vekil edenin vekilini azli haklıdır. Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesi hükmüne göre
azil haklı ise avukatlık
ücretinin ödenmesi gerekmez,
haksız
azil halinde ise
ücretin
tamamına avukat hak kazanır. Bu nedenle öncelikle davacı avukatın azlinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir.
Mahkemece, davalının itirazları karşılanmaksızın bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Raporda, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmediği ve davalının
azilde haklı olup olmadıkları hususunda dayanaklar gösterilmediği gibi, icra dosyalarının yüzeysel bir şekilde incelendiği, mahcuz malların satış isteme sürelerinin, yatırılan ve yatırılması gereken satış avanslarının ve düşen hacizlerin incelenmediği görülmüştür. Yapılan hesaplamada da avukatın tahsil ettiği
vekalet
ücreti alacağı çıkartılması gerekirken, sehven alacak miktarı ile toplanmasının yanında, hesaplamanın eksik incelemeye dayalı yapıldığı, dolayısıyla davacının alacağın çok üstünde bir sonuca ulaşıldığı görülmüştür. Davacının rapora itirazı üzerine daha önce tahsil edilen
vekalet
ücreti alacağı, avans miktarı asıl alacaktan düşülerek sırf davacının belirttiği miktar üzerinden davanın kabulüne karar verildiği görülmüştür. Hal böyle olunca, mahkemece, davacı ve davalının bir önceki rapora yaptıkları itirazlarını karşılar mahiyette, davacının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmediği ve davalının
azilde haklı olup olmadığı konusunda aydınlatıcı, taraf, hâkim ve Yargıtay denetimine elverişli, konusunda uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde yetersiz rapora itibar edilerek eksik inceleme ve değerlendirme sonucu karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|