Mesajı Okuyun
Old 16-01-2020, 17:38   #3
guney1988

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Lord Mozart
Meslektaşım merhaba

Meslektaşım banka bu tür muameleleri genelde hesaplardan yasadışı bahis sitelerine para aktarım yapıldığı-cep bank yapılarak yasal kişilere para gönderimi yapıldığı izlenimi veren hesaplara karşı yaptığını şahit oldum.Ve işin doğrusu yapılan muameleler bire bir aynı.Peki bankanın bu müşteri ile çalışmamasının arkasında yatan gerekçe neymiş?



Meslektaşım cevap için teşekkürler. Tabi resmi yazılı bir cevap alamadık ancak sözlü olarak kara para aklama şüphesi dediler. Ancak bu kişilerde ve hesaplarda böyle bir işlem veya soruşturma yok. Şirket eski ortağo ve Müvekkilin babası hakkında daha önce kara para aklama suçundan dava açılmış ancak beraat etmiş. Beraat kararı 2013 te ve bu şahsın o sene şirketle ilişiği kesiliyor. Banka ise 2019 da Müvekkilin, kardeşlerinin ve şirketin hesaplarını blokeliyor en son da kapatıyor. Belki duymuşsunuzdur KHK'lılara su an aynı bankaların bu şekilde uygulama yaptığını öğreniyorum sosyal medyadan. Bunların içinde soruşturma geçirmiş ve beraat etmiş kişiler var. Ancak benim olayımda yargılamanın muhattabı olan kişinin çocuğuna ve eski şirketine bu uygulama yapılıyor. Bankaya bir dilekçeyle başvurduk uluslararası hukuki mevzuatlara göre bu kararı aldıklarını söylediler bir de kapattıktan sonra kapatma işlemi yapacaklarına dair bildirim yazısı gönderdiler.


Şöyle bir karar buldum ancak burda kişi tutuklanmış bnim müvekkillerim hakkında soruşturma dahi yok


11. Hukuk Dairesi 2014/15211 E. , 2015/478 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ


Taraflar arasında görülen davada... Sulh Hukuk Mahkemesi’nce bozmaya uyularak verilen 04/09/2013 tarih ve 2013/224-2013/318 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi..... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 03/06/2010 günü tutuklandığını, davalı bankanın 04/06/2010 günü müvekkilinin imzaladığı genel kredi sözleşmesine istinaden müvekkilinin hesaplarına bloke koyduğunu, sahibi olduğu eczanenin işlerinin yürütülmesi için müvekkilinin ailesine lazım olan para davacıya ait karttan çekilmek istendiğinde hesabındaki bloke nedeniyle çekilemeyip borç almak zorunda kaldıklarını, müvekkilinin muaccel olmuş bir borcu bulunmadığı için hesabına konan blokenin haksız olduğunu, eczane çalışanlarının Mayıs ayı maaşlarının ödenemediğini, müvekkilinin yaşadığı yerin küçük bir ilçe olup eczacı olarak tanınması nedeniyle konulan blokeden dolayı müvekkilinin ticari itibarının sarsıldığını ileri sürerek, 6.000,00 TL manevi tazminatın faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının tutuklanmış olmasının müvekkilinin alacağının tahsil edilemeyeceği yönünde açık bir belirti olduğundan davacı ile imzalanan genel nakdi ve gayrınakdi kredi sözleşmesinin 62 ve 63. maddeleri, bankacılık hizmet sözleşmesinin borçların ödenmemesi, bankanın rehin, takas ve mahsup hakkı başlıklı hükümlerinin 1,2,3, 4 nolu bentleri ve taşıt kredisi rehin sözleşmesinin 12. maddesi uyarınca davacının bankadaki tüm değerleri üzerinde müvekkilinin rehin hakkı bulunduğundan konulan blokenin hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davalı banka davacının tutuklanmasının akabinde davacının hesaplarına Genel Kredi Sözleşmesi’nin 62. maddesi uyarınca bloke koymuş ise de anılan hükmün BK’nun 20. maddesinde düzenlenen genel işlem şartlarına aykırı olup uygulanma kabiliyeti bulunmadığı, müşteri karşısında güçlü konumda olan bankanın tek taraflı lehe hüküm içeren sözleşme imzalatmak ve soyut sebepleri bahane ederek hesaplara dilediği zaman bloke koymasının MK’nun 2. maddesi ile bağdaşmadığı, tutuklanma bir tedbir olup henüz bankanın alacağının tehlikeye düşüp düşmediği belli değilken hesaba bloke koymanın iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, davacının tutuklanmasından sonra eczanenin işleri için lazım olan paranın bloke nedeniyle çekilemediği, bankanın yaşattığı mağduriyetten dolayı davacının manevi olarak elem, üzüntü ve ızdırap çektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmaması ile sözleşme tarihi dikkate alındığında 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren TBK’nın 20 ve devamı maddelerinde düzenlenen genel işlem şartlarına ilişkin hükümlerin somut olaya uygulanması mümkün değil ise de davacının tutuklanmasının hemen ertesi günü davalı banka yönünden risk doğduğu kanıtlanmadan davacının hesaplarına bloke konulmasında davalı bankanın kusurlu bulunmasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan kararın ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 384,80 TL temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 16/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.