Mesajı Okuyun
Old 23-07-2019, 16:19   #4
manolimato_06

 
Varsayılan

Teşekkür ederim cevaplarınız için, bu arada, tam da aradığım gibi fakat sorunun inanç sözleşmesi ile de çözülemeyeceğine dair bir yüksek mahkeme kararı buldum.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi2018/241 E. 2018/6293 K.

"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : ...(...) Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, 25.09.2014 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda davanın reddine dair verilen 06.03.2017 tarihli hükmün ... Bölge Adliye Mahkemesince istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya ve içeriği incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü.
K A R A R

Davacı, yakın akrabası olan davalı ile 1331 parseli birlikte aldıklarını, nüfus kağıdının yanında bulunmaması nedeniyle tamamının davalı adına tescil edildiğini, bu konuda davalı tarafından imzalanmamış 04.09.2009 tarihli tutanak bulunduğunu, 1/5 payın değerinin kendisi tarafından ödendiğini belirterek, 1331 parselde davalı adına kayıtlı taşınmaz tapusunun iptali ile 1/5 oranında adına tesciline, tescil isteminin kabul edilmemesi halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu taşınmazın güncel değerinin tespiti ile bu değerin 1/5'inin şimdilik 10.000,00TL kısmının davalıdan faizi ile tahsilinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taraflar arasında davacının da imzasını içeren herhangi bir yazılı belge bulunmadığını, ibraz edilen belgenin geçerli olmadığını, davacının oğlu tarafından imzalandığını, belgede taşınmazın ada ve parsel numarası yüzölçümü gibi belirleyici özellikleri yer almadığından dava konusu taşınmazla ilgili olduğundan söz edilemeyeceğini, zamanaşımının gerçekleştiğini, davanın reddini savunmuştur.
Saray (...) Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda 06/03/2017 tarih ve 2014/408 E.-2017/87 K. sayılı Karar ile taraflar arasında geçerli bir inanç sözleşmesi bulunmadığı ve davacı tarafça davalıya ödeme yapıldığına dair ispata yarar herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından davacının terditli talebi olan alacak davasının da ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi tarafından istinaf isteminin kabulü ile taraflar arasında düzenlenen delil başlangıcı niteliğinde olan 04.09.2009 tarihli belge ve diğer delillerle davanın kanıtlandığı belirtilerek yerel mahkeme kararı kaldırılarak tapu iptali ve 1/5 payın davacı adına 4/5 payın davalı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil, mümkün olmaz ise tazminat istemine ilişkindir.
5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 5578 sayılı Kanunla değişik 8. maddesi ile; Tarım arazileri, doğal özellikleri ve ülke tarımındaki önemine göre, nitelikleri mutlak tarım arazileri, özel ürün arazileri, dikili tarım arazileri ve marjinal tarım arazileri olarak sınıflandırılmış; belirlenen parsel büyüklüğünün mutlak tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektar ve marjinal tarım arazilerinde 2 hektardan küçük olamayacağı, tarım arazilerinin bu büyüklüklerin altında ifraz edilemeyeceği, bölünemeyeceği veya küçük parsellere ayrılamayacağı, kural olarak tarım arazilerinin, belirlenen büyüklükteki parsellerden daha küçük parçalara bölünemeyeceği, bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne şekilde gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda, bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların üçüncü şahıslara satılamayacağı, devredilemeyeceği veya rehnedilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Somut olaya gelince; davacı, davalı ve Hıdır Işık adlı şahısla birlikte 1331 parsel sayılı taşınmazı satın aldıklarını, tapunun davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek 1/5 payın adına tescilini istemiştir. Dava konusu taşınmazın belirlenen tarımsal niteliğinin Tarım ve Köyişleri Bakanlığı İl veya İlçe Müdürlüğünden sorulup görüşü alındıktan sonra pay tescilinin mümkün olup olmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Noksan inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle ... Bölge Adliye Mahkemesi 7.Hukuk Dairesi hükmünün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, HMK'nin 373/2.maddesi uyarınca dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 03.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bu karara göre, ilk mesajımda anlattığım sorunu, hangi sebebe dayalı olarak açarsak açalım tapu iptal-tescil davası ile çözmek 5403 sayılı yasa gereğince mümkün olamıyor.

Yine da başka çözüm önerileri gelebilir belki...