Mesajı Okuyun
Old 09-09-2007, 22:03   #6
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Sayın Yavuz;
6183 sayılı yasanın 21/3 maddesinde “Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde, amme alacakları imtiyazlı alacak olarak, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur” düzenlemesi nedeniyle, kamu alacaklarının belirtilen hallere münhasıran, diğer alacaklara göre imtiyazlı bulunma hali bentte sayılan hallerin varlığı ile sınırlı tutulmak istenmiştir. anılan hallerin varlığınndan bahesedbilmek için kurumun alacaklarının, borçlunun iflası, mirasın reddi ya da terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması halinde tahsiline imkan kalmayacağı varsayımıyla kamu alacağının garanti altına alınmadı adına imtiyazlı alacaklar arasında sayılmıştır. Aksi durumda faaliyeti devam eden ve fiilen ekonomik tedavülde faaliyetini devam ettiren kişi ya da kurumlardan olan kamu alacaklarının imtiyazından bahsedileyeyecektir. Zira benzer bir düzenleme 5520 sayılı kurumlar vergisi kanunun 17 maddesinde düzenlenen tasfiyeden sorumlu tasfiye memurları hakkında da öngörülmüştür, bu düzenlemeden kasıt ekonomik hayattan çekilecek bir ticari birimden kamu alacağınnın ödenmesinde olası risklerin ortadan kaldırılmasına yöneliktir, ki burada müteselsil sorumluluk da öngörülmüştür ayrıca, Yukarıda arzedilen görüşlerimiz sadece kamu alacaklarının imtiyaz halleri olmakla birlikte ticari faaliyeti devam eden ve ekonomik tedavül de henüz varlığını yitirmeyen ticari birimlerin maddede sayılan hallerin dışında kamu alacaklarının rüçhanından bahsetmek mümkün olamayacaktıır. Kanun koyucu aksini düşünmüş olsa sayılan kavramların yanına farklı kavram ya da yükümlülükler de öngörebilirdi.
Bir de Temlik edilen bir alacak üzerindeki 506 sayılı kanunun83/ 2 maddesindeki hüküm tartılışır olmakla beraber açık bir hüküm ancak, temlik edilen alacak icra takibine konu edilmesi halinde ancak rüçhan hakkının sorgulanması gerekir. Belediyenin temlik edilen bir kısım istiihkak bedelini ödemesi hususunun anılan 506 sayılı kanunun 83/2 maddesi hükmü muvacehesinde değerlendirmek tartışma götürmeyecek kadar açık ve net olduğu kanısındayım. Ancak SSK alacaklarının ödenmemesinde müteselsil sorumluluk halinin yine 6183 sayılı kanun hükümlerinde aranması gerekir.
Amme alacaklarında rüçhan hakkı
6183 sayılı AATUHK'nun 21'inci Maaddesinde " Üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulursa bu alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur. Genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz.
Rehinli alacaklıların hakları mahfuzdur. Ancak, gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya ve gayrimenkul bedelinden tahsilinde rehinli alacaklardan evvel gelir.
Borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 206 ncı maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulur." şeklindeki
Bu maddede yapılan değişiklikleri Şöyle yorumlamak mümkündür.
Amme alacaklarına öncelik hakkı veren bu madde hükmü ile üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulduğunda satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağına ilişkin düzenlemeler yapılmış, borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacağının sırası belirlenmiştir. Buna göre öncelikle yapılması gereken işlemler bakımından ;
1- Hacze İştirak
Madde hükmüne göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce o mal üzerine amme alacağı için de haciz konulduğunda satış bedeli alacaklılar arasında garameten taksim edilmektedir. Satış bedelinin dağılımında, amme alacaklarından önce tesis edilmiş olan rehinli alacakların hakları saklı tutulmuş, ancak, eşya ve gayrimenkulün aynından doğan amme alacaklarına, rehinli alacaklardan da önce tahsil edileceğine yönelik öncelik hakkı verilmiştir.
Diğer taraftan, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 4949 sayılı Kanunile değişik 268 inci maddesinde, 261 inci maddeye göre ihtiyaten haczedilen malların, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce diğer bir alacaklı tarafından bu Kanuna veya diğer kanunlara göre haczedilmesi halinde, ihtiyati haciz sahibi alacaklının, bu hacze 100 üncü maddedeki şartlar dairesinde kendiliğinden ve muvakkaten iştirak edeceği ve rehinden önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması halinde amme alacağı dahil hiçbir haczin rehinden önceki hacze iştirak edemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
2004 sayılı Kanunda yapılan bu düzenlemeler, amme alacaklarının rüçhan hakkını etkilemiş ve üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş olan mallara, amme alacağından önce rehin tesis edilmiş olması halinde amme alacağının hacze iştirak hakkı ortadan kaldırılmıştır.
5479 sayılı Kanun ile 6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna eklenen hükümle genel bütçeye gelir kaydedilen vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için tatbik edilen hacizlerde, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi hükmünün uygulanmayacağı belirtilerek, üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallara, maddede belirtilen amme alacakları için rehinden sonra haciz konulması halinde, rehinden önce üçüncü şahıslar tarafından tatbik edilmiş olan hacizlere iştirak edilmesi imkanı sağlanmıştır.
Üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallar üzerinde amme alacağı için tatbik edilmiş hacizden önce tesis edilmiş bir rehin bulunmadığı sürece nev'i sınırlaması olmaksızın hacze konu tüm amme alacaklarının ilk haciz alacaklısı üçüncü şahsın haczine iştirak edeceği tabiidir.
2- İflas, Mirasın Reddi ve Terekenin Resmi Tasfiyeye Tabi Tutulması Hallerinde Amme Alacaklarının Sırası
6183 sayılı Kanunun 21 inci maddesinde yapılan diğer bir değişiklikle de yine 2004 sayılı Kanunun 4949 sayılı Kanun ile değişik 206 ncı maddesi dikkate alınarak, borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak tanımlanmış ve bu alacakların 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesinin üçüncü sırasında, bu sıranın önceliğini alan alacaklar da dahil olmak üzere tüm imtiyazlı alacaklar ile birlikte işleme tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Yapılan bu değişikliğe göre, borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak üçüncü sırada yer alacaktır.
Üçüncü sırada, bu sıranın önceliğini alan bir alacağın bulunması halinde, amme alacakları da öncelikli alacakla aynı sırada yer alacak ve bu alacaklar tamamen tahsil edilinceye kadar diğer imtiyazlı alacaklara bir pay ayrılmayacaktır. Öncelik hakkı bulunan alacak ile amme alacağı toplamının, bu sıraya tahsis edilen tutardan fazla olması halinde ise tahsis edilen tutarın garameten taksim edileceği tabiidir.
Öte yandan, 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesine göre üçüncü sırada yer alan alacaklar arasında önceliğe sahip bir alacağın bulunmaması halinde, amme alacağı ile bu sırada yer alan alacaklar birlikte işleme tabi tutularak garameten taksim suretiyle paylarını alacaklardır.
Ayrıca, amme alacağının, özel kanunlarında 2004 sayılı Kanunun 206 ncı maddesinin üçüncü sırasında imtiyazlı alacak olarak tanımlanan alacaklardan da önceliğinin bulunduğuna ilişkin özel hükümlerin yer alması halinde bu hükümlere göre işlem yapılması gerekmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun bir usul kanunu olduğundan, 5479 sayılı Kanunla, 21 inci maddesinde yapılan değişikliğin, halen tahsil edilmemiş olan amme alacakları ile ilgili olarak tatbik edilmiş ancak paraya çevrilmemiş veya satış bedeli ilgili dairenin veznesine yatırılmamış hacizlerde, anılan maddenin üçüncü fıkrasındaki değişikliğin ise kesinleşmemiş sıra cetvellerinde dikkate alınması gerekmektedir.
Saygılarımla