Mesajı Okuyun
Old 12-05-2007, 11:06   #18
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ozlm
sonuç asliye hukuk gibi görünüyor.
Sonuç asliye hukuk gibi nasıl görünür.
HGK. görevli mahkemenin tüketici mahkeme olduğuna dair görüşünü giderek
yerleştiriyor. Bu kez oybirliğiyle karar veriyor.
Saygılarımla.

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2006/14-556
K. 2006/604
T. 27.9.2006

DAVA :
Taraflar arasındaki `tapu iptali, tescil ve tespit` davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ula Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.07.2005 gün ve 2005/72-164 sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 30.12.2005 gün ve 2005/10860-12550 sayılı ilamı ile, (....Gerçekten Dairemizin hükmüne uyulan 9.2.2005 günlü bozma kararı uyarınca uyuşmazlığın çözümünde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekmektedir. Ancak, yine bu bozma kararına göre keşif ile birlikte ve keşifden önce mahkemenin yaptırması gereken başkaca iş ve işlemlerde vardır. Mahkemece keşfin dışındaki inceleme ve araştırma yapılmaksızın doğrudan keşif kararı verilmiş, 27.6.2005 günlü oturum ara kararında da keşif ve bilirkişi ücretlerini depo etmek üzere davacı taraf yükümlü kılınmış, verilen sürenin de kesin olduğu ara kararına yazılmıştır. HUMK.nun 163. maddesi hükmünce hakim tayin ettiği süreyi kesin süre olarak karar altına alabilir. Ne var ki; verilen sürenin işin mahiyetine ve amacına uygun düşmesi zorunludur. Orta yerde keşif dışında yapılacak başka işlemler ve toplanacak deliller bulunurken ve toplanacak olan bu delillerin keşif ve bilirkişi incelemesi sırasında değerlendirilmesi gerekir iken sırası gelmediği halde keşif kararı verilmesi, sonucunda da verilen kesin sürede giderlere katlanılmadığından söz edilerek davanın red olunması somut olaya ve yasanın kesin süre ile amaçladığına uygun düşmemiştir. Zira, mahkemelerin görevi önüne getirilen uyuşmazlığı muhtelif nedenlerle çözümsüz bırakmak değil, usul yöntemine ve usul ekonomisine uygun, en az sürede ve en az masrafla gidermektir. Düşülen usulü yanılgı ortaya konan bu ilkelere aykırı olduğundan karar bozulmadır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca yükleniciye bırakılan bağımsız bölümün ondan temlik alınması nedeniyle kişisel hakka dayalı tapu iptali, tescil ve tespit istemine ilişkindir.
Yerel Mahkemenin davanın reddine yönelik kararı Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkemece önceki kararda direnilmişti
r.
İşin esasına geçilmeden önce, Tüketici Mahkemesinin mi yoksa Genel Mahkemenin mi görevli olduğu ön sorun olarak ele alınmıştır.
Somut olayda taşınmazın konut olarak kullanılmak üzere yükleniciden satın alındığı anlaşılmaktadır.4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/c maddesinde sadece `Ticaret konusu taşınır mallar` kanun kapsamına alınmış iken 4822 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3/c maddesi ile `konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar`
da Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamına alınmıştır. 4077 sayılı Kanunun 23. maddesinde ise; bu Kanunun uygulanmasıyla ilgili olarak çıkacak her türlü uyuşmazlıklara TÜKETİCİ MAHKEMELERİNDE bakılacağı hükme bağlanmıştır.
Hukuk Genel Kurulu'nun 05.10.2005 gün, 2005/14-490 E., 2005/563 K. sayılı kararında da belirtildiği gibi, görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden (resen) dikkate alınması gerekir ve taraflar için usuli kazanılmış hak doğmaz. Bu nedenle sonradan çıkan bir kanunla kabul edilen görev kuralı geçmişe etkili bir biçimde uygulanır ve davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme yeni bir kanunla görevsiz hale gelmişse görevsizlik kararı verilmesi zorunludur. Bu durumda 4077 sayılı Kanunun 23. maddesi gereğince davaya bakmakla Tüketici Mahkemesi görevli olduğundan mahkemenin görevsiz olması nedeniyle ön sorun kabul edilip, hükmün bu nedenle bozulması benimsendiğinden, işin esasına yönelik inceleme yapılmamıştır.
Yerel mahkemenin direnme kararının açıklanan bu gerekçe ile BOZULMASI gerekir.
SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden direnme kararının bu gerekçelerle HUMK.nun 429. maddesi gereğince GÖREV YÖNÜNDEN BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 27.9.2006 gününde, oybirliğiyle karar verildi.