Mesajı Okuyun
Old 14-06-2018, 08:27   #6
Av. Kübra İSLAMOĞLU BAYER

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Bülent Sabri Akpunar
Buradaki yetki "kesin yetki" değildir. Zira, kesin yetki halleri yasada açıkça düzenlenmiş olup, kısıtlayıcı hükümlerde kıyas yapılamaz. Kaldı ki Yargıtay'ın da bazı kararlarında belirttiği üzere aksi kararlaştırılabilen bir durum kamu düzeninden olamaz.
Sizin iddia ettiğiniz gibi münhasır yetki şartına kesin yetki dersek zaten bu husus dava şartı olur ve re'sen değerlendirilmelidir.

T.C YARGITAY
23.Hukuk Dairesi
Esas: 2017/ 2902
Karar: 2017 / 3436
Karar Tarihi: 24.11.2017

İTİRAZIN İPTALİ DAVASI - TARAFLARIN TACİR OLMASI NEDENİYLE YETKİLİ MAHKEMENİN SÖZLEŞMEYLE BELİRLENMİŞ OLMASI - TARAFLAR İÇİN KESİN YETKİ KURALININ MEVCUT OLDUĞU - YETKİ YÖNÜNDEN DAVA ŞARTI OLUŞMADIĞI - YETKİ YÖNÜNDEN USULDEN REDDİ


ÖZET: Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, tarafların tacir olması nedeniyle yetkili mahkemenin sözleşmeyle belirlenmiş olması karşısında taraflar için kesin yetki kuralının mevcut olduğu, buna göre davanın sözleşmeyle belirlenen yetkili İstanbul ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği belirtilerek, davanın HMK'nın 17. maddesi gereğince taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul mahkemelerinin yetkili kılınması nedeniyle mahkemenin yetkisizliğine, yetki yönünden dava şartı oluşmadığından HMK'nın 114 ve 115. maddeleri gereğince yetki yönünden usulden reddine, karar verilmiştir.

(6100 S. K. m. 17, 114, 115)


Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın yetkisizlik nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.


Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında imzalanan güvenlik hizmetleri sözleşmesi uyarınca, davalıya güvenlik hizmeti sağlandığını, hizmet bedelinin faturalandırılıp gönderildiğini ancak ödenmediğini, bu nedenlerle davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, yapılan itirazın iptaline takibin devamına, davalının haksız itirazı nedeniyle davalı aleyhinde %20'iden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, davacı ile yapılan sözleşmenin 16. maddesi uyarınca uyuşmazlıkların çözüm yerinin İstanbul (Merkez) mahkemelerinin yetkili olduğunu belirterek, yetki itirazında bulunmuştur.


Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, tarafların tacir olması nedeniyle yetkili mahkemenin sözleşmeyle belirlenmiş olması karşısında taraflar için kesin yetki kuralının mevcut olduğu, buna göre davanın sözleşmeyle belirlenen yetkili İstanbul ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği belirtilerek, davanın HMK'nın 17. maddesi gereğince taraflar arasındaki sözleşmede İstanbul mahkemelerinin yetkili kılınması nedeniyle mahkemenin yetkisizliğine, yetki yönünden dava şartı oluşmadığından HMK'nın 114 ve 115. maddeleri gereğince yetki yönünden usulden reddine, karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, alınması gereken harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 24.11.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)