Mesajı Okuyun
Old 13-06-2018, 20:43   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Yetki şartı kesin yetki olmayıp münhasır yetkidir. Münhasır yetkide de yetki itirazının süresinde ve usulüne uygun ileri sürülmesi gerekir ( ilk itiraz olarak cevap dilekçesinde ve yetki şartında belirtilen mahkeme yetkilidir şeklinde) Bu bakımdan itirazda bulunmamış olmanız ve/veya yetki şartını göstermemeniz halinde kanımca artık yetki şartı dikkate alınmayacaktır.

Bu durumda genel yetki,ifa yerinin yetkisi, zımni yetki şartı vb devreye girecektir


"Öte yandan, HMK'nın yetkiyi düzenleyen maddelerinde kesin yetki halleri açıkça belirtilmiştir. HMK'nın 18/1. maddesi uyarınca, yetki sözleşmesi de ancak kesin yetki bulunmayan hallerde yapılabilir. Ancak, HMK'nın 17. maddesindeki, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşmeyle belirlenen mahkemelerde açılabileceğine ilişkin yetki kuralı, aksi de kararlaştırılabildiğinden münhasır yetkiyi düzenlemekte olup, kesin yetki kuralı değildir. HMK'nın 19/2. ve 116/a maddesi uyarınca mahkemenin yetkisinin kesin yetki esasına göre belirlenmediği hallerde ise, yetki itirazı bir ilk itiraz olduğundan ve 19/2 ile 17/1. maddesi uyarınca cevap dilekçesinde süresinde ileri sürülmesi gerektiğinden, aynı Kanun'un 19/4. maddesi uyarınca da yetki itirazı süresinde ve usulüne uygun olarak ileri sürülmezse, yetkisiz mahkeme yetkili hale gelir. Kesin yetki bulunmayan hallerde davalı tarafından süresinde ileri sürülmeyen yetki itirazının daha sonra ileri sürülmesi mümkün olmadığı gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınamaz. Davalının süresinde yetki itirazında bulunmaması halinde dava sırasında taraflar arasında aksi yönde zımnen oluşan ve geçerli olan bir yetki sözleşmesi kurulduğunun kabulü de gerekir. (Bkz. Prof. Dr. B. Kuru, Hukuk Muhamekeleri Usulü, El Kitabı, İstanbul 1995, Sh. 174 vd.) HMK'nın 17. maddesindeki, ''taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça” hükmünün bu anlama geldiği kabul edildiği taktirde bu madde anlam kazanacaktır. Somut olayda, davalı yan süresinde yetki itirazında bulunmuştur. Bu durumda mahkemece, sözleşmede kararlaştırılan yetki şartı, münhasır yetkiyi düzenlemekte olup, aksinin kararlaştırıldığı yönünde herhangi bir savunma ya da delil ileri sürülmediği, davanın sözleşmede kararlaştırılan münhasır yetkili yer mahkemesinde açıldığı gözetilerek, davalının yetki itirazının reddi ile uyuşmazlığın esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, 01.10.2011 tarihinden önce yapılmış yetki sözleşmeleri için geçerli olan yazılı gerekçeye dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmamıştır....( 23 HD. Esas No:2015/2461 Karar No:2015/8326 K. Tarihi:21.12.2015)