Mesajı Okuyun
Old 01-06-2011, 18:20   #53
fikirbay

 
Varsayılan

Sayın Gemici, yasama, yürütme ve yargı erkleri açısından kuvvetler ayrılığı ilkesini tartışmadığımıza göre, kuvvetler arasında "yetki gaspı" kabul edilemez. Halkın milli iradesi (ki bunun 75 milyonda biri şahsıma aittir) hür seçimlerle yasama ve yürütme organını oluşturuyor. Bu organlar yasa koyucu ve uygulayıcı olarak ve bizlerin vekaleti sayesinde nükleer enerji yasasını koyar ve uygularlar. Bizler, vazedilen yasayı veya uygulamasını beğenmediğimizde, bir sonraki hür seçimlerde o politikacılara verdiğimiz yetkileri geri alabiliriz. Nükleer enerjiyi çeşitli açılardan toplum için tehlikeli bulanlar siyasi görüşlerini bir siyasi parti kanalıyla dile getirmekte serbesttirler. Halk da, onlara inanırsa eğer, zaten yetkiyi bu fikri savunan partilerin temsilcilerine verir ve yasama meclisindeki kuvvet dengelerini nükleer enerji taraftarlarının aleyhine değiştirerek nükleer enerji ile ilgili yasayı yürürlükten kaldırır. Bu noktada, nükleer enerji yasasının Anayasa'ya aykırılığı iddia olunursa, yargı organı (Anayasa Mahkemesi) devreye girer ve evrensel hukuk ilkelerini de gözeterek hukuka uygunluk denetimi yapar ve Anayasa'ya aykırılık iddiasını karara bağlar. Ancak, Anayasa Mahkemesi, nükleer enerji yasası vazedemez. Nükleer enerji konusunun uzmanı olan insanlarımız toplumda mevcuttur. Partilerimiz de onlardan zaten görüş almaktadırlar. Toplum, diğer konular gibi, bu konuyu da özgürce ve demokratik bir şekilde enine boyuna tartışır ve hür seçimlerde bu konuya ilişkin politikalar hakkında beğendiği bir partiye oyunu vererek reyini belli eder. Toplumda her alanda uzman insanlar mevcut iken, bu insanların oluşturduğu görüşleri ve politikaları bir kenara itip birkaç askerin veya birkaç hukukçunun tüm topluma yetki gaspı yaparak yön vermeye kalkışmasına müsaade edilemez. Böyle yapıldığı takdirde, toplumun demokratik gücü ve milli iradenin egemenliği küçümsenmiş veya çiğnenmiş olur ve toplumun bazı konularda doğru fikir oluşturma iradesine sahip ve ehil olmadığı ve herşeyi en iyi bilen bazı yargıçların veya askerlerin de topluma böyle bir konuda veya benzeri konularda adım atılması için asla müsaade edemeyecekleri ve toplumun konusunda uzman onca insana rağmen tehlikelerin farkında ve yetkin olamayacağı varsayımıyla tepeden inmeci bir askeri konsey veya yargıçlar konseyi tarafından sürekli siyasete müdahale edilmesinin zorunlu görüldüğü gibi bir anlam çıkar. Siz, herhalde bunu kastetmiyorsunuz. Toplum, nükleer enerji konusunda ne yapılması gerektiğine ve halk sağlığı ve toplumun çıkarları açısından doğru olanın ne olduğuna karar verilmesi hususunda, gerekli politikaların belirlenmesi ve yürütülmesi noktasında yeterince ehildir ve yetkindir. Toplumun sağduyusuna veya hayat hakkında gerekli her türlü doğru ve yararlı politikaların belirlenmesinde ehil ve yetkin olduğuna inanmıyorum ve toplumun geleceğini bir yüksek konseyin (militer, bürokratik, aristokratik veya juristokratik oligarşinin/egemenlerin) daha sağlıklı belirleyeceğine inanıyorum diyorsanız o başka...