Mesajı Okuyun
Old 09-03-2007, 20:05   #1
ekinhan

 
Mutlu Davacı ile davalıyı mahkeme karıştırır ise

Aile mahkemesinde daha önce aleyhime sonuçlanan yoksulluk nafakasının arttırılması kararının düzeltilmesi için iade i muhakeme davası açtım.Sayın hakim dilekçemi aldı ve harçlarını ödeterek yeni bir dava esas numarası ile yenileme tensip tutanağı hazırladı. Dilekçeyi doğal olarak ilk davada olduğu gibi davalı olarak vermiştim. Hakim de tensit tutanağında beni davalı,karşı tarafı davacı olarak belirtti. (Yeni dava için.) teminat belirledi ve duruşmayı erteledi.Sonraki Duruşma günü beni davacı bölümüne oturttu ve tutanakta davacı olarak belirtildim.Tabiki karşı tarafta davalı vekili oldu. Duruşma esnasında karşı taraf dilekçe verdi ve bu dilekçede kendilerini davacı olarak belirtti. Duruşmada, delillerin bildirilmesi için Verilen 10 günlük kesin süre sonunda karşı tarafın davalı olarak esasa cevap verdiğini gördüm. Bende dilekçemi yine ilk tutanakta yazdığı gibi davalı olarak verdim. Bu karşılıklı yanlışları fark edince bu defa esasa cevap dilekçesine davacı olarak cevap dilekçesi verdim. HUMK 202 gereğince bundan sonra savunmanın genişletilmesine muvafakat etmediğimi bildirdim. İşin tuhaf yanı benim dışımda hala konuya uyanan olmadı. Bir davalı ve davacı karmaşası hala devam ediyor. Emin olduğum tek şey bu davanın ne şekilde biter ise bitsin Yargıtay tarafından bozulacağı. HUMK nun taraflara verdiği hakların bu kadar birbirine karışarak kullanılması ciddi bir usul hatasıdır. diye düşünüyorum. Ben çok Mahkeme yaşamadım ancak buna benzer birkaç ciddi ve komik mahkeme anım var.Bu nafakanın artırılması davasının hikayesi ise dahada ilginç. Ben hiçbir yerde emsal bulamadım.Bu tip olaylar ve hatalar hep beni buluyor diye düşünürdüm ama pek yalnız değilmişim.Sizlerle paylaşmak istedim.