Mesajı Okuyun
Old 12-11-2007, 16:09   #4
ekinheval

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/476
K. 2004/9543
T. 11.10.2004
• RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI ( Davanın Cezayı Gerektiren Bir Fiilden Doğması ve Ceza Kanununun Bu Fiil İçin Daha Uzun Bir Zamanaşımı Süresi Öngörmüş Bulunması Halinde Bu Sürenin Araç Hasarına İlişkin Davada Uygulanamayacağı )
• ZAMANAŞIMI İDDİASI ( Davanın Cezayı Gerektiren Bir Fiilden Doğması ve Ceza Kanununun Bu Fiil İçin Daha Uzun Bir Zamanaşımı Süresi Öngörmüş Bulunması Halinde Bu Sürenin Araç Hasarına İlişkin Davada Uygulanamayacağı )
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Davanın Cezayı Gerektiren Bir Fiilden Doğması ve Ceza Kanununun Bu Fiil İçin Daha Uzun Bir Zamanaşımı Süresi Öngörmüş Bulunması Halinde Bu Sürenin Araç Hasarına İlişkin Davada Uygulanamayacağı )
• ARAÇ HASARINA İLİŞKİN ÖDENEN BEDELİN RÜCUAN TAHSİLİ ( Davanın Cezayı Gerektiren Bir Fiilden Doğması ve Ceza Kanununun Bu Fiil İçin Daha Uzun Bir Zamanaşımı Süresi Öngörmüş Bulunması Halinde Bu Sürenin Araç Hasarına İlişkin Davada Uygulanamayacağı )
6762/m.1301
2918/m.109/2
ÖZET avanın konusu, araç hasarına ilişkin ödenen bedelin rücuan tahsilidir. 2918 s. KTK.nun 109/2 .madde hükmünde, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin, maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Bu madde hükmünde geçen "maddi tazminat talepleri" kavramı ile araç hasarına ilişkin işbu davadaki istemin ilişkilendirilmesi mümkün değildir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Arşin Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 16.06.2003 tarih ve 2003/9-2003/71 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı sigorta şirketi vekilinin, TTK.nun 1301 nci maddesi hükmüne dayalı olarak, davalılar aleyhine açtığı rücu davası sonunda mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.

1- Dava, TTK.nun 1301 nci madde hükmüne dayalı kasko sigorta rücu davasıdır.

Davalılar vekili, davanın 2 yıllık zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep etmiş, mahkemece, yazılı gerekçelerle, bu def'inin reddi ile esasa girilip, davalıların sorumluluğuna karar verilmiştir.

Somut olayda, davalıların maliki ve sürücüsü olduğu araç ile davacı sigorta şirketine aracını sigorta ettiren dava dışı Ali Osman B'ın kasko sigortalı aracı çarpışmış, davacı araç hasarını ödeyerek, sigortalısına halef olmuş ve bu davayı açmıştır. Kaskolu aracın sürücüsü dava dışı Bülent Ö yaralanmış olup, davalılardan sürücü Ali hakkında yaralamaya neden olmak suçundan TCK.nun 459/1 nci madde hükmüne uyan eylemi nedeniyle teklif edilen ön ödeme önerisine uyulması nedeniyle, hakkında Savcılıkça takipsizlik kararı verilmiştir.

Mahkemece, işte bu yaralama nedeniyle bu davanın 5 yıllık uzamış ceza zamanaşımı süresine tabi olduğu gerekçesiyle, esasa girilmiştir. Oysa, bu dava, tedavi giderleri ve/veya ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemi gibi, yaralama veya ölüm ile ilişkili bir olaydan zarar gören tarafın açtığı bir dava olmadığından, yaralama ile ilgili zamanaşımı süresinin bu dava ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Bu davanın konusu, araç hasarına ilişkin ödenen bedelin rücuan tahsilidir. 2918 sayılı KTK.nun 109/2 nci madde hükmünde, davanın cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunması halinde, bu sürenin, maddi tazminat talepleri için de geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. Bu madde hükmünde geçen "maddi tazminat talepleri" kavramı ile araç hasarına ilişkin işbu davadaki istemin ilişkilendirilmesi mümkün değildir.

Araç hasarına doğrudan bağlantılı maddi zararlar bakımından ceza zamanaşımı süresi, TCK.nun 565 ncı madde hükmünde yazılı tehlikeli araç kullanmak suçuna ilişkin zamanaşımı süresi olup, bu suçun zamanaşımı süresi ise daha kısadır ve dava konusu bu eylem, ceza hukuku bakımından, TCK.nun 465 nci madde hükmünde yazılı eylemlerden biri de değildir. Böyle bir davada, yaralamaya ilişkin ceza zamanaşımı süresinin uygulanması mümkün değildir. ( Dairemiz'in 03.06.2002 tarih ve 1978-5617 sayılı da bu yöndedir. )

Bu açıklamalar karşısında, mahkemece, davacının selefi için olay tarihinden başlayan ve 2918 sayılı KTK.nun 109/1 nci maddesinde yazılı 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş bulunması ve zamanaşımını kesen bir işlemin varlığının iddia ve ispat edilmemiş olması dikkate alınarak, davalıların zamanaşımı def'inin kabulü ile davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı def'inin reddi ile esasa ilişkin yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.

2- Bozma neden ve şekline göre, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalılar yararına BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 11.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.