Mesajı Okuyun
Old 12-11-2007, 16:06   #3
ekinheval

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/33
K. 2002/3809
T. 24.4.2002
• TAZMİNAT DAVASI ( Sigortacının Halef Yoluyla Trafik Kazası Nedeniyle Oluşan Zararın Tazmini İçin Dava Açması )
• KASKO RÜCU DAVASI ( Zarar Görenin Halefi Sıfatıyla Rücu Davası Açan Sigortacının Zarar ve Tazminat Yükümlüsünü Öğrendiği Tarihten İtibaren İki Yıl İçinde Davayı Açmasının Gerekmesi )
• ZAMANAŞIMI ( Zarar Görenin Halefi Sıfatıyla Rücu Davası Açan Sigortacının Zarar ve Tazminat Yükümlüsünü Öğrendiği Tarihten İtibaren İki Yıl İçinde Davayı Açmasının Gerekmesi )
6762/m.1301
2918/m.109
ÖZET : Trafik kaza tesbit tutanağında, hasar veren aracın ZMSS. Şirketinin, davalılardan sigorta şirketi olduğu yazılı olup, poliçenin tarih ve numarası da gösterilmiştir. Davacı sigorta vekili de, bu açıklamadan yola çıkarak, bu şirketi dava dilekçesinde davalı olarak göstermiştir.

2918 sayılı yasanın zamanaşımına yönelik 109/1 nci maddesinde, bu tür uyuşmazlıkların, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlayarak iki yıllık ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olacağı hükme bağlanmış olup, zarar görenin halefi sıfatıyla TTK.nun 1301 nci maddesi uyarınca rücu davası açan sigortacının da aynı hükme tabi tutulacağı, İçtihadı Birleştirme Kararında belirlenmiş bulunmaktadır.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Şişli Asliye 5.Hukuk Mahkemesince verilen 27.9.2001 tarih ve 2000/684-2001/1043 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalılardan Sigorta vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, davalıların maliki, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı oldukları aracın, müvekkili şirkete kasko sigortalı araca tam kusurla 5.6.1998 günü çarpması sonucu oluşan 595.000.000 lira hasar bedelinin müvekkilince sigortalısına 25.6.1998 günü ödendiğini ileri sürerek, bu meblağın temerrüt faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, davalılardan Erkan hakkındaki davayı atiye bırakmıştır.

Davalı sigorta vekili, davanın müvekkili bakımından zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Diğer davalılar, davaya yanıt vermemişlerdir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın davalılardan sigorta ve Faik bakımından kısmen kabulüne, diğer davalı bakımından açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.

Kararı, davalılardan sigorta vekili temyiz etmiştir.

Dava, TTK.nun 1301 nci maddesi uyarınca açılmış kasko rücu davasıdır.

Uyuşmazlık mümeyyiz davalı sigorta yönüyle davanın zamanaşımı süresi içinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.

Mümeyyiz davalı şirket vekili, olay tarihine göre 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduktan sonra davanın açıldığını savunmuş; mahkeme ise, davacının selefine yaptığı ödeme tarihine göre, davanın 2 yıl içinde açıldığı gerekçesiyle bu savunmaya itibar etmemiş ve davalı sigorta şirketini sorumlu tutmuştur.

Trafik kaza tesbit tutanağında, hasar veren aracın ZMSS. Şirketinin, davalılardan sigorta şirketi olduğu yazılı olup, poliçenin tarih ve numarası da gösterilmiştir. Davacı sigorta vekili de, bu açıklamadan yola çıkarak, bu şirketi dava dilekçesinde davalı olarak göstermiştir.

2918 sayılı KTK.nun zorunlu trafik sigortasını da kapsayan Ortak Hükümler ana başlıklı zamanaşımına yönelik 109/1 nci maddesinde, bu tür uyuşmazlıkların, zarar görenin, zarar ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren başlayarak iki yıllık ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olacağı hükme bağlanmış olup, zarar görenin halefi sıfatıyla TTK.nun 1301 nci maddesi uyarınca rücu davası açan sigortacının da aynı hükme tabi tutulacağı, 17.1.1972 gün ve 1970/2 Esas, 1972/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirlenmiş bulunmaktadır.

Davacının selefi zarar gören, 5.6.1998 olan olay tarihinde davalılardan sigorta şirketinin zarardan sorumlu olduğunu öğrendiğine göre, zamanaşımı süresi bu tarihte işlemeye başlamıştır. Halef konumundaki davacı sigorta, selefi için işlemeye başlayan zamanaşımı süresinden varsa geri kalan süreyi kullanmak durumunda olup, kendisi için zamanaşımı süresi yeniden başlayıp, işlemez. Halef, devraldığı haktan fazlasına sahip değildir. Dolayısıyla, olay tarihine göre 2 yıl dolduktan sonra, 13.6.2000 tarihinde açılan davanın, mümeyyiz sigorta yönüyle ve zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle, davalılardan sigorta vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün bu davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 24.4.2002 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx