Mesajı Okuyun
Old 20-02-2008, 13:47   #7
cesur_yürek

 
Varsayılan

Eklediğimiz karar somut olaya uymayabilir ama konuyla ilgili faydalı olması dileğiyle foruma eklenmiştir.Saygılarımla..


Esas No : 2006/565
Karar No : 2006/3869
Tarih : 16.3.2006


TEŞEKKÜL HALİNDE UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK ( Örgütün Varlığının Kabul Edilebilmesi İçin Üye Sayısının En Az Üç Kişi Aralarında Hiyerarşik İlişki Suç İşlemek Amacı Etrafında Fiili Birleşme Niteliği İtibariyle Devamlılık Göstermesi Gereği )
ÖRGÜT VARLIĞININ KABUL EDİLEBİLMESİ KOŞULLARI ( Üye Sayısının En Az Üç Kişi Aralarında Hiyerarşik İlişki Suç İşlemek Amacı Etrafında Fiili Birleşme Niteliği İtibariyle Devamlılık Göstermesi Gereği )
SUÇ İŞLEMEK İÇİN ÖRGÜT KURMAK ( Sanıklar Sayısal Yeterlikte Olsa da Aralarında Hiyerarşik İlişki ve Suç İşleme İradelerinde Devamlılık Saptanamaması - Suçun Oluşmadığı )
UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ YAPMAK ( Örgüt Varlığının Kabul Edilebilmesi İçin Üye Sayısının En Az Üç Kişi Aralarında Hiyerarşik İlişki Suç İşlemek Amacı Etrafında Fiili Birleşme Niteliği İtibariyle Devamlılık Göstermesi Gereği )




ÖZET :

Suç işlemek için örgüt kurmak suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilebilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçları işlemeye elverişli olmalıdır. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, hem işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır.

Olayda, sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlikte olsa da, aralarında hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığından suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçu oluşmamıştır.


DAVA :

Teşekkül halinde uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan sanıklar, M.T., F.B., T.Y. ve İ.N. hakkında İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 21.10.2005 tarih ve 20003/272 esas, 2005/416 karar sayı ile mahkumiyet kararı verildiği; sanıklar M.T. ve F. B. yönünden resen de temyize tabi olan hükmün sanıkların müdafileri tarafından temyiz edildiği, M.T. ve F.B. müdafilerinin temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasını talep ettikleri; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hükmün bozulması isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 31.01.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Sanıklar M. ve F. Hakkındfa duruşmalı, diğer sanıklar yönünden duruşmasız olarak dosya incelendi, gereği görüşüldü:


KARAR :

Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde tartışılan delillere ve dosya içeriğine uygun gerekçeye göre sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının ve sanıklar M.T. ve F.B. müdafilerinin duruşmadaki sözlü savunmalarının reddine, ancak;

5237 sayılı TCK'nın 220. maddesinde düzenlenen "Suç işlemek için örgüt kurmak" suçunun işlendiğinin ve örgütün varlığının kabul edilmesi için; üye sayısının en az üç kişi olması, üyeler arasında soyut bir birleşme değil gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişkinin bulunması, suç işlenmese bile suç işleme amacı etrafında fiili bir birleşmenin olması, niteliği itibariyle devamlılık göstermesi gereklidir. Örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından, amaçlanan suçların suçları işlemeye elverişli olması da aranmalıdır. Örgüt yapılanmasında işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün, ancak zorunlu değildir. Soyut olarak sanık sayısının üç kişi veya daha fazla olması örgütün varlığının kabulü için yeterli olmayıp bu durumda iştirak ilişkisinden söz edilebilir.

Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işleyen kişi, hem işlediği suçtan hem de örgüte üye olmak suçundan ayrı ayrı cezalandırılır.

Somut olaya bakıldığında; sanıkların örgüt oluşturmak için sayısal yeterlikte olduğu anlaşılmakta ise de, aralarında hiyerarşik ilişki ve suç işleme iradelerinde devamlılık saptanmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan durum karşısında sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 220. maddesinin uygulanmasının koşullarının bulunmadığının ve bu nedenle 5237 sayılı TCK'nın 188/5. maddesinin uygulanamayacağının belirtilmemesi,


SONUÇ :

Yasaya aykırı, sanıkların müdafilerinin temyizi itirazları ile sanıklar M.T. ve F.B. müdafilerinin duruşmadaki sözlü savunmaları bu nedenle yerinde görüldüğünden M.T. ve F.B. yönünden resen de temyize tabi olan hükmün istem gibi, BOZULMASINA, tahliye talebinin reddine, 16.03.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.