John Doe Vigilante (2014)

Önce filmi kısaca özetlemeye çalışalım... Filmin sonuyla ilgili ipucu vermemek için, önemli bazı noktaları atlamak zorundayım. Kahramanımızın ismi John Doe'dur. Kendi kıstaslarına göre tespit ettiği suçluları öldürerek cezalandırmaktadır. John Doe, bu şekilde 33 kişiyi öldürdüğünde, toplumda da bir tartışma başlar. Haklı mıdır, yoksa haksız mı? Adalet sistemi, adaleti sağlamakta mıdır, yoksa sağlayamamakta mıdır? Sistemden kaynaklanan hatalar mı vardır?

Bu tartışma medya aracılığıyla sürüp giderken, asıl tartışma John Doe ve bir gazeteci arasında yapılır. John Doe nihayet yakalanmıştır. Cezaevinde bir gazeteciyle röportaj yapmaktadır. Gazeteci, genel olarak kişilerin kendi adaleti sağlayamayacağını savunurken, John Doe, cümleleriyle gazeteciyi empati yapmaya zorlamakta, kendi ailesinden birisi suça maruz kaldığında ne yapacağını sormaktadır.

Cinayetler işlenip giderken, toplum da ikiye bölünür. John Doe'yu destekleyenler, bir dernek de kurmuşlardır ve aynı yolu takip etmek istemektedirler. Nitekim, bu dernek mensuplarından bir grup, adalet sistemince serbest bırakılan suçluların avukatını kaçırır ve işkence yaparlar. Çünkü, bu avukat, savunmalarıyla, o suçluların serbest kalmasına sebep olmuştur. Bu yönüyle, gazetecinin görüşü doğrulanmış olur. Aklına her esen, kendi adaletini sağlamaya çalıştığında anarşik bir ortam oluşmaktadır.

Peki, film ya da yönetmen taraf tutmakta mıdır?
Olayların aktarılış şekli ve özellikle finaliyle, tarafını açıkça belirtmiştir yönetmen.

Filmin son dakikalarında, - en azından film açısından- aradığımız sorunun cevabını bulmuş oluruz. Aynı zamanda, John Doe'yu intikam almaya iten sebebi de, filmin sonunda öğrenmiş oluruz.