Mesajı Okuyun
Old 13-07-2010, 14:38   #46
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

12 Eylül sonrası. Askeri yönetim. Dediler ki, "her yıl binlerce öğrenci üniversite sınavında açıkta kalıyor". Hemen bulundu çözüm: Tüm üniversitelerde kontenjan 2 katına çıkarılsın. Ne öğretim görevlisi sayısı düşünüldü, ne laboratuar, ne sıra-sandalye... Bir de af çıkarıldı aynı yıl; Hacettepe'de 30 kişilik laboratuara 130 kişi doluştuk...

Sonra "açık öğretim" icad oldu. Avrupa ülkelerindeki üniversite mezunu ortalamasını yakalayacaktık ya...

Yıllar içinde birçok bölüm eklendi "açık öğretim"e, öğrenci sayısı giderek arttı. Yalnızca "açık öğretim" değil, örgün öğretim de nasibini aldı "madem üniversite kapısında bekleyen çok, hadi bakalım" mantığından.

Özel üniversiteler de kurulunca "hocalar" oradan oraya koşuşturmaya başladı ders için. Üniversite bilim yapılan yer miydi, yoksa meslek kazandıran bir yer mi, aklı karıştı ülkenin. Mezunlar arttıkça, diplomalı işsizlerle doldu her yer. "İş olsun da...", razıydı herkes. Ziraat Mühendisi sekreter gördüm, şaka değil.

Peki nereye vardık? Evet, üniversite mezunu ortalamamız arttı. Yeterli mi bu? Salt istatistiğe bakarsak yeter; ya insan kalitesi?

Her fakülteyi "açık öğretim"de açabilirsiniz; "ben yaptım, oldu" dersiniz, şöyle iki adım geri çekilip bakarsınız, "ellerime sağlık, güzel olmuş" diye övünürsünüz...

Ama biliyor musunuz, anadilini kullanmayı bilmeyen üniversite mezunları sayısı hiçbir istatistikte yer almıyor...