Mesajı Okuyun
Old 11-06-2004, 11:09   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan 8 Bin Sığınak Gerekli, 11 Merkez Faaliyette

"8 Bin Sığınak Gerekli, 11 Merkez Faaliyette"
Kaya, "Bir ayda 100 başvuru aldık"; Coşkun, "Kadını şiddet ortamına geri göndermek zorunda kalıyoruz" diyor. Güvenç, "Devlet sorumluluklarını yerine getirmeli" derken, Ayman, SHÇEK'e bağlı konukevlerinin uluslararası kriterlere uymadığını söylüyor.



--------------------------------------------------------------------------------
BİA Haber Merkezi
08/06/2004 Burçin BELGE burcin@bianet.org
--------------------------------------------------------------------------------
BİA (İstanbul) - Uluslararası sözleşmelere göre, devlet, kadınlara yönelik şiddeti önlemekle ve kadınları korumakla yükümlü. Avrupa Birliği (AB) kriterleri, her 7 bin 500 kadın ve kız çocuğu için bir sığınak açılmasını öngörüyor. Buna göre, Türkiye'de 8 binin üzerinde sığınak açılması gerekiyor.

Ancak, Türkiye'de Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı 8 kadın konuk evi, 2 de yerel yönetimlere bağlı merkez hizmet veriyor.

Adana Yerel Gündem 21 Kent Konseyi Kadın Danışma Merkezi'nden Fatma Kaya, Şahmaran Kadın Da(ya)nışma ve Araştırma Merkezi'nden Nuran Coşkun, Kadınlarla Dayanışma Vakfı'ndan (KADAV) Zelal Ayman ve Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı'ndan Siper Güvenç, Türkiye'de kadın sığınakları sayısıyla birlikte destek hizmetlerinin niteliğinin de yükseltilmesini istiyor.

Kadınların bir başka talebi de, devletin, bağımsız kadın örgütlerinin açacağı kadın sığınaklarını desteklemesi.

Sığınakların geleceği belirsiz

Güvenç, Kamu Yönetimi Reformu Yasa Tasarısı'nda SHÇEK bünyesindeki kuruluşların yerel yönetimlere devrinin öngörüldüğünü; ancak kadın konukevlerine ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığını hatırlatıyor.

Belediyeleri kadın sığınakları açmakla yükümlü kılan düzenlemenin tasarıdan çıkartıldığına da dikkat çeken Güvenç, "Buna göre, SHÇEK bünyesindeki konukevleri yerel yönetimlere devredilebilir ve açık kalıp kalmaması sadece yerel yöneticinin inisiyatifine kalır" diyor.

"Şiddetten uzaklaşmak, uzun bir süreç gerektirir"

Şahmaran Kadın Da(ya)nışma ve Araştırma Merkezi'nden Coşkun ise, şiddet mağduru pek çok kadının eşlerinden ayrılırken ya da ayrıldıktan sonra öldürüldüğüne dikkat çekiyor.

Kadınların şiddet ortamını bir anda terk etmesinin güçlüğüne değinen Coşkun, karar sürecinde kesintisiz desteğin önemini vurguluyor:

"Şiddet ortamını terk eden kadınlar, kendilerini ve çocuklarını geçindirip geçindiremeyeceklerini, sokakta karşılaşacakları şiddetin evdeki şiddetten daha kötü olup olmayacağını düşünmek zorunda. Bu nedenle de kadınlar evlerini tek bir seferde terk edemiyorlar. Pek çok kadın birkaç kez danışma merkezine geldikten sonra nihai kararını verebiliyor."

"Devlet desteğinde, devletten bağımsız"

"Devlete bağlı sığınakların ve konukevlerinin temel sorunu uluslararası ilkelere uygun olmaması" diyor Ayman.

"Sığınaklar, kadınların güçlenip şiddetten kurtulmanın yolunu bulabilecekleri mekanlardır. Kadın sığınakta nefes almalı, plan yapmalı, iş bulmalı, geri dönmek istiyorsa buna ilişkin strateji geliştirmeli..." diyor ve ekliyor:

"Oysa, SHÇEK'in açtığı sekiz konukevinde kadınlara sağlıklı sunulabilen tek hizmet, barınma imkanı. Devletin çalıştırdığı kadın sığınaklarının, nüfus cüzdanı olmayan kadınları geri çevirdikleri, fahişeleri, sağlık sorunları olan ya da hamile kadınları kabul etmediği de söyleniyor..."

"Bir ayda 100 kadın başvurdu"

Kaya ise, 26 Nisan'da açtıkları Kadın Danışma Merkezi'ne bir ayda 100 kadının başvurduğunu belirtiyor; bu kadınları sığınaklara yönlendirememekten duydukları rahatsızlığı anlatıyor.

"Başvuran son kadın, ailesinin ağabeylerine kendisini öldürmeleri için baskı yaptığını anlattı. Bizden, kendisine bir yer bulmamızı istedi. Onu hiç olmazsa o ortamdan uzaklaştırabilmemiz gerekirdi. Elimizden gelense ancak, onu baroya yönlendirmek ve aileyle görüşmek oldu. Başvuran kadının Cumhuriyet Savcılığı'na şikayet dilekçesi vermesini sağladık."

Kaya ayrıca, medyanın şiddet mağduru kadınlara yaklaşımından da şikayetçi:

"Medya, kadınların içinde bulunduğu güç koşulları çok çirkin kullanıyor. Bize başvuran kadınları yardım vaadiyle kandırıp televizyona çıkarıyor, sonra da ortada bırakıyorlar. Kadın televizyona çıktığında, "ailesini rezil ettiği" gerekçesiyle daha fazla şiddete maruz kalıyor. Biz, kadınların afişe olmasını istemiyoruz." (BB/YS)