Mesajı Okuyun
Old 04-05-2010, 22:50   #3
hukuksever_dr

 
Varsayılan Duygusallık

Sayın Konuk;
Öncelikle başınız sağ olsun, Annenize Allah Rahmet eylesin.
Bir doktor olarak size şu şekilde cevap verebilirim. Siz vefaat eden birinin yakını olarak olaya karşı taraftan bakış açınızı gayet güzel bir biçimde belirtmişsiniz. Asistan doktor arkadaşın o halini bir edebiyatçı gibi tasvir etmişsiniz. Birde doktorların tarafından bakalım. Karşınızdaki öncelikle asistan doktor= henüz mesleki eğitim aşamasındaki doktor. Hem mesleki eğitimine devam ediyor hemde sizin isteğiniz davranış biçimini daha öğrenme aşamasında. Dediğim gibi öğrenme aşamasında. Top fakültesinde bu türlü durumlarda nasıl davranılacağına dair bir eğitim almayız. Bunu yaşayarak öğreniriz. Sanırım bu arkadaşta henüz öğrenme aşamasında. Adını bildiğiniz, soyadını öğrenemediğiniz anestezi asistanın soyadını öğrenmek yerine bence o hastanede asistanlar ayda kaç gece nöbet tutuyor bunu öğrenin, nöbet sonrası uyumadan gündüz mesaisine devam ettiğini de unutmayın. Belki ne kadar yoğun çalıştığı için bu tür davranışlara özen gösterememesini bedeni ve zihni yorgunluğuna bağlayabilirsiniz. Siz insan olarak hak ettiğiniz saygı ve özenli davranışı hak ettiğinizi dile getiriyorsunuz, bu doktor arkdaşın da sizin gibi insan olduğunu unutmayın. Sizin acılı gününüz olduğu için belki biraz hissi davranmış olabilirsiniz.
İşin bir başka boyutu da şu -ne kadar doktorları yargılasanız da size garip gelse de-; biz doktorlar için maalesef ölüm ve ölen insan sıradan, ölenle ölmüyoruz, mesleğin ilk yıllarında üzülsek de ölen insanın arkasında üzülmemeyi öğreniyoruz. Ölüm insan olmamızın bir gereği. İnançlarınız nasıldır bilmiyorum ama, ölüm allahın emri veya tabiiatın gereği, bakış açınıza göre. Doktor olduğumuz içinde ölümler bizim önümüzde oluyor. Ölen hastanın yanında üzülmemek, zaten ölecekti diyebilmek, ölüm olayının hemen 5dk sonrasında başka bir nedenden dolayı gülebilmek de zamanla öğrendiğimiz davranış şekillerinden bazılarıdır. Bunu gören diğer insanların özellikle vefat eden hastanın yakınlarının aşırı tepki gösterdiklerine (normal olarak) şahit olmuşumdur. Ölümle burun buruna olan hastaya sedyede müdahale ederken üzülerek müdahale etmiyoruz, tıbbın bize öğrettiklerini sırasıyla uyguluyoruz, hasta ölürse vadesi dolmuş deyip ölüyü morga gönderiyoruz, elimizi yıkayıp yemek vaktiyse yemeğimizi yiyoruz, değilse diğer hastalarlailgilenmeye devam ediyoruz. Bunları aslında herkes biliyor ama açıkça yazılması garibinize gidebilir. Küçük bir olay anlatayım: Poliklinikte normal bir günde hastanemde bizim "mavi kod" dediğimiz alarm sireni çaldı. Bunun anlamı "acile fırla müdahale gereken hasta var" demek. Siren sesi ile acilde 30saniyede 10 kişilik ekip hazır olur. Sıra bende olduğu için o an muayene ettiğim hastayı bırakıp acile indim. Müdahale yarım saat kadar sürdü. Müdahale sırasında gelen haber yukarda bıraktığım hastanın eşi olay çıkarmış, doktor bizi bırakıp gidemezmiş tarzında, görevli arkadaşlar ölüm kalım meselesini izah etselerde anlamamış, adam acilin kapısına kadar gelmiş. İnsanlar başkasının ölümüne aldırış etmiyorsa doktorları garipsememek lazım. Burada bize düşen görev hayatımızın normal akışını en azından acılı hasta yakınlarının yanında yapmamaktır. Şahsen ben bu türlü durumlarda en azında onların tepkisini çekmemek için dikkat ediyorum, kendi hastam olmasa dahi hastanemde ölüm olayı olduğunda bile dikkat ediyorum. Hastanın öldüğünü hasta yakınlarına söyleyebilmek mesleğimizin en zor yanı, ancak zamanla buna da alışıyoruz. Bunlar sizlere garip gelebilir ancak çoğu doktor için geçerlidir bunlar.
Hastanızı son bir kere gözü açıkken görmek konuşmak istemeniz ve yerine getirilmemesi konusunda fazla söyleyecek bir şeyim yoktur. Yoğun bakımlara normalde hiçbir hasta yakını alınmaz, bu kural dünyanın her yerinde geçerlidir. Ancak bizim ülkemizde pek uygulanmaz, uygulanmayan bir kural sizin için o an uygulanacağı tutmuş, bunun o ana denk getirilmesi hatadır, üzücüdür. Şikayet ettiğiniz takdirde hastane yönetimine şikayet etmeniz gerekir ancak cevabında da yukarıdaki yoğun bakıma girememe kuralı gereği alınmadığınız gerekçe gösterilirse şaşırmayın. Şikayetiniz olduğunda ilgili bölüm başkanına bilgi verilir, bölüm başkanı asistanı ile konuşur mu, ona nasihatlerde bulunup dikkatli olması gerektiği anlatılır mı o da bölüm başkanının hassasiyetine kalmış bir şey. Yukarıda cevap yazan avukat arkadaşa hasta yakını yoğun bakıma giremez nedeniyle katılmıyorum, "bu hasta hakları ihlali değil, diğer yoğun bakım hastalarını enfeksiyondan korumaya yöneliktir" herhangi bir tıbbi kusur olmadığı için adli bir durum söz konusu değildir.
Tekrar başınız sağ olsun.