Mesajı Okuyun
Old 17-01-2007, 18:00   #44
av.levent öge

 
Varsayılan sayın yılmaz'ın bahsettiği çhd bildirisi

SAVUNMANIN BAĞIMSIZLIĞINA VE BAROLARA SAHİP ÇIKALIM


Avukat ve avukat adaylarının geleceğini belirleyecek, savunma mesleğini tümüyle yeniden yapılandırmayı hedefleyen bir yasa değişikliği taslağı Türkiye Barolar Birliği’nin web sitesinde çok da dikkati çekmeyecek bir biçimde Başkan Avukat Özdemir Özok’un imzasıyla 25.12.2006 tarihinde yayınlandı.

Taslak yasalaşırsa;

• Avukatlar kariyerleri, statüleri, hakları ve yetkileri belirlenmiş, eşit olmayan iki gruba (sınıfa demek daha doğru olur) ayrılacaklar: avukatlar ve ücretli avukatlar.

• Ücretli avukatlar Avukatlık Kanunu ve meslek kurallarına uymakla yükümlü olacaklar ama Baro üyesi sayılmayacaklar, sicilleri ayrı tutulacak, TBB tarafından bastırılan ücretli avukat kimliği ve ruhsatı kullanacaklar, Baro Genel Kurulunda seçme, seçilme ve oy hakkına sahip olmayacaklar.

• Ücretli avukatlar kendi adlarına vekaletname alamayacak, dava ve iş takip edemeyecekler.

• Yanında çalıştıkları avukata/büroya/ortaklığa karşı disiplin suçu işlemeleri halinde çeşitli disiplin cezaları yanı sıra ücretli avukatlar sicilinden çıkarılma cezası da uygulanacak olan ücretli avukatların, iş sözleşmesi vefat dışında herhangi bir nedenle sona erdiği takdirde hem ücretli avukatlar sicilinden hem de Barodan kayıtları silinecek.

• Adli ve idari mercilere vekaletname sunan bir avukat bu işe ilişkin avukatlık sözleşmesini Baroya sunarak sözleşmenin asgari ücret tarifesine uygunluğunu vekaletnameye basılacak “avukatlık sözleşmesi görülmüştür” kaşesiyle belgelemeden hiçbir iş yapamayacak, işlemi yapan Baro sözleşmedeki ücretin binde beşi oranında ücret alacak.

• Her avukat mesleki sorumluluk sigortası yaptıracak ve prim ödeyecek, sigorta yaptırmayanların mesleki çalışmaları durdurulacak.

• Avukatlar kayıtlı oldukları barolar tarafından düzenlenen meslek içi eğitim çalışmalarına yılda en az 50 saat katılmak zorunda kalacaklar, bu zorunluluğa uymayanların mesleki çalışmaları baro yönetim kurulu kararıyla durdurulacak.

• Avukatlık şirketleri siciline kayıtlı olan şirketler Baro bölgesi içinde ya da dışında şube niteliğinde ikinci büro açabilecekler.

• Varolan mevzuatta sadece danışmanlık yapabilen yabancı avukatlık şirketleri TBB’nin yabancı avukatlık ortaklıkları siciline kaydedilecekler ve bu yasa ile birlikte avukatlık da yapabilecekler, bu şirketlerin Türk ortakları kendi adlarına vekaletname alamayacak, dava ve iş takip edemeyecekler.



Molierac’ı ünlü tanımıyla birlikte anmanın tam zamanıdır:

“Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, hele ne de iktidara tâbiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz, fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar esir (köle) kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı”.

Özgürlük ve demokrasinin temel ilkeleri arasında sayılan savunma ve adil yargılanma hakkının vazgeçilmez teminatı savunmanın bağımsızlığı ise, bağımsızlığın teminatı da savunma mesleği içinde kast, alt-üst ilişkisi, hiyerarşik yapılanma ve ekonomik bağımlılığın reddedilmesidir. Gerici iktidar politikalarının ve ekonomik zorunlulukların kuşatması altında sürekli gerileyen savunmanın bağımsızlığı, savunma ve adil yargılanma hakkı TBB yönetimi tarafından hazırlanan yasa tasarısı taslağı ile tarihinin en ağır darbesiyle karşı karşıyadır.

Bugünkü ekonomik koşullarında kendi bürolarını açma olanağı bulamamaktan başka bir “suç”ları olmayan ve ücretli çalışmak zorunda kalan meslektaşlarımıza reva görülen parya muamelesi yerli ve yabancı avukatlık tekellerine yol açma gayretinin diğer yüzüdür. Türkiye’nin dört bir yanında şubeler açacak avukatlık şirketleri sermaye büyütürken sayıları giderek artan ücretli avukatların eski hak ve statülerinin ellerinden alınması, amaçlanan sistemin bir zorunluluğudur.

“Ücretli avukatlar Baro üyesi değildir, Baro Genel Kurulunda oy hakları yoktur” diye buyuran TBB baronlarının ücretli meslektaşlarımızı barolardan tasfiye planı TBB’yi ortaçağın lonca örgütüne dönüştürme politikasının ilk adımıdır. Bütün mesleklerin etik kurallarını yapı-bozuma uğratan neo-liberalizm, avukatlığı sermayenin ve piyasanın ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandırırken TBB’ye biçilen Truva atı rolü bugünkü yöneticilerin ideo-politiğinin dışavurumu, İstanbul Barosu Başkanı Kolcuoğlu’nun avukatlık sınavını “ara eleman ihtiyacı”na bağlaması da bu politikanın bir parçasıdır.

Avukatlık ücret sözleşmesi düzenlenmesi ve Baroya onaylatılması zorunluluğu, yoksul kesimleri savunmasız bırakan bugünkü koşullarda “ne kadar para, o kadar savunma hakkı” gibi sakıncalı sonuçlar doğururken, avukatlık faaliyetini izleme, denetleme, kontrol yanında ağır bürokratik bir yükle karşı karşıya bırakacaktır.

Avukatların mesleki sorumlulukta hata yapma ve maddi bir zararla karşılaşma riskinin mesleki sorumluluk sigortasını zorunlu kılacak düzeyde olduğu varsayımından (-ki bu mesleğin itibarını da tartışmalı hale getirir) hareket eden yasa taslağı çok sayıda ücretli avukat istihdam edenlerin ihtiyacını gözetmektedir. Serbestlik yerine zorunluluk getirilmesi mesleği sermaye-piyasa-şirket ilişkileri üzerinden yeniden yapılandırma, tek ve bağımsız çalışan avukatları giderek piyasadan silme politikasının bir sonucudur.

Savunmanın bağımsızlığı, adil yargılanma ve savunma hakkı, avukatların mesleki sorunları TBB üzerinden yeni bir saldırı ile karşı karşıyadır. Avukatlığın sermaye mesleğine, baroların elitler-şirketler platformuna, TBB’nin uluslararası tekellerin şubesine dönüştürülmesine izin vermeyelim.

Tüm avukatları ve avukat adaylarını Molierac’ın tanımına, mesleğimize ve meslek örgütümüze sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Yönetim Kurulu