Mesajı Okuyun
Old 10-08-2011, 13:39   #22
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
Aslında bunların çoğunu yapıyorum/yapmaya çalışıyorum.Yine de müvekkillerin ve yakınlarının etkisini üzerimden atamıyorum.Tutuklu salıverilmez bir stres,müdahil vekilisinizdir, tutuklu salıverilir bir stress...Örneğin geçenlerde, müdahil vekili olduğum bir davada, diğer müdahil vekili meslektaşımla birlikte giriyoruz.Müvekkillin yakını" diğer avukat sizden çok konuştu "demez mi?o an deliriyorum ve bu meslek neden böyle gibisinden, sinirlerim alt üst oluyor.Bu stresi atmak, bağımsız ve güçlü olmak için yorumlarınızı almak istemiştim.Çok iyi geldi teşekkür ederim.
müvekkille görüşmeleri tutanağa yazma işini anlayamadım açıkçası.Feragat dışında bunu yapmadım.Bu konuyu açar mısınız?Örneğin talep ettikleri şeyi mi yazıyorsunuz?

Anlıyorum ki en çok sıkıntıyı ceza davalarında çekiyorsunuz. Ceza davaları gerçekten de hukuk davalarından daha fazla yıpratıcıdır işini iyi yapmak isteyen bir avukat için. Avukatın hukuki yardım yaptığı, kararınsa mahkeme tarafından verildiğini unutmayın, müvekkillerinize de bunu anlatın. Benzer olayları yaşadıkça deneyim ve direnç kazanacaksınız, daha da rahat olacak ve belki bu nedenle işinizi daha iyi yapacaksınız.
Müvekkil yakınları ile ayrı ayrı görüşmek de, aynı stresi birkaç kez yaşamanıza neden olabilir, olabildiğince hepsine birden randevu verin.
Dava ile ilgili gereksiz sözler vermeyin, olasılıkları anlatın, söylediklerinizin doğru anlaşıldığından (garanti vermek gibi algılanmadığından) emin olun.
Görüşme tutanağı konusunda "her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır"; ben genellikle hangi hususları yazdığımı anlatayım, siz de size göre gerekli olanları yazarsınız:
- Davadaki iddia ya da savunmamızın özeti
- Gösterilecek deliller
- Kabul ve inkar edilen hususlar
- Maddi olgular
- Dava değeri (Tazminat tutarları, taşınmaz değeri vb.)
- Varsa olumsuz hususların (zamanaşımı gibi) müvekkile bildirildiği
vb.

Alıntı:
Yazan Dr.DOGRAMACI
tam olarak yas olarak tanımlanamasa da evet, üzülürüz.
her ne kadar bazılarına kurtulmuş gözüyle baksak da, sahibi vazgeçmiş olsa da, yapılabilecek bir şey olmasa da, dışarıdan bakıldığında belli etmemeye çalışsak da sonuçta elimizden yitip giden bir can, yaşanmışlıklar, anılar var ortada.

hepimiz birer insanız ve canlı yaşayan sosyal varlık olmamızdan mütevelli duygularımız var. yurduma has kültürel ve duygusal yapımızdan bahsetmiyorum bile.

Doktorlarla ilgili yazdıklarım, meslektaşımı rahatlatmak için bir örnekti sadece. "Kasaplar kesilen her kuzu için yas tutar mı?" desem, aynı etkiyi yapmazdı; zira avukatlar kendilerini (sanki aynı derecede önemli bir iş yapıyormuş gibi) doktorlarla karşılaştırmayı severler.