Mesajı Okuyun
Old 04-09-2009, 19:55   #57
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

“3167 Sayılı yasadaki nisbi adli para cezasına ilişkin düzenleme, Türk Ceza Yasasının gün para cezası sisteminden “farklı” olsa bile “aykırılık” oluşturmuyor.”

T.C. YARGITAY
10.Ceza Dairesi

Esas : 2009/7799
Karar : 2009/9310
Karar Tarihi : 13.05.2009

ÖZET: 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerinde, <tüzel kişilere ceza yaptırımı uygulanamayacağı> kuralına benzer şekilde, suç karşılığında nispi para cezasının uygulanamayacağına ilişkin açık ve emredici bir hüküm yer almadığı gibi, nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin yapılan değişiklik ile <adli para cezasının miktarının elde edilen menfaatin iki katından az olamayacağı> hükmü öngörülerek, nispi para cezasının Yeni TCK'nın yaptırım sistemine aykırı olmadığı açık bir biçimde ortaya konulmuştur. Ayrıca, 5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesinden sonra çıkarılan çeşitli kanunlarda yer alan suç tanımlarında, nispi para cezasının öngörüldüğü görülmektedir. Bu durumda; kanun koyucunun nispi nitelikteki para cezalarının uygulanmasına tamamen son vermeye dönük bir amacının bulunmadığı anlaşılmakta olup; diğer kanunlarda yer alan nispi nitelikteki adli para cezalarına, <gün para cezası sistemine> <aykırılık> değil, <farklılık> oluşturduğunu, bu nedenle yürürlüklerini sürdüreceklerini, uygulanmalarının ve infazının zorunlu olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

(3167 S. K. m. 16) ( 5252 S. K. m. 1, 5) (5237 S. K. m. 2, 5, 7, 45, 52, 158) (5411 S. K. m. 160)

Dava: Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık ... hakkında Gaziantep 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.02.2008 tarihli, 2007/854 esas, 2008/140 karar sayılı hükmü ile <3167 sayılı Kanunun 16/1. maddesi uyarınca verilen 1.000. YTL adli para cezasının> infazı aşamasında, Cumhuriyet savcılığınca, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un geçici 1. maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 2, 5, 7/2, 45/1 ve 52/1 .maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, suç karşılığı yaptırım olarak sadece hapis ve gün para cezası verilebileceği, bu genel kuralın bütün özel yasalarda bağlayıcı olduğu, aykırı hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği, bu nedenle 5237 sayılı TCK'nın Hükümlerine aykırı olan söz konusu para cezasının infazında tereddüt oluştuğu belirtilerek, karar verilmesinin talep edilmesi üzerine; aynı Mahkemece yapılan inceleme sonucu verilen, 12.01.2009 tarihli ve aynı sayılı, <3167 sayılı Kanun'da yeni bir düzenleme yapılmamış olsa da, karşılıksız çek keşide etmek suçundan gerçek kişilere verilen cezaların yasal ve usulüne uygun olduğa gerekçesiyle uyarlama yapılmasına ve infazın, durdurulmasına yer olmadığına> ilişkin ek kararına itiraz edildiği; itiraz mercii Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16.01.2009 tarihli ve 2009/42 değişik iş sayılı kararı ile, <3167 sayılı Kanun'un 16. maddesinde <karşılıksız çek keşide etmek> suçuna ilişkin cezanın 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerine aykırı olduğu ve 31.12.2008 tarihine kadar yeni yasal düzenleme yapılmadığından genel hükümlerin uygulamasının gerektiği, infaz edilecek hükümde tereddütlerin oluşması nedeni ile hükmün infazının mağduriyetlere yol açmaması için, itirazın kabulü ile 12.01.2009 tarihli ek kararın kaldırılmasına, infazın durdurulmasına ve hükümlünün bihakkın tahliyesine> karar verildiği; itiraz merciinin 16.01.2009 tarihli kararına karşı Yüksek Adalet Bakanlığı'nın Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 31.03.2009 gün ve 3438/18829 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 04.05.2009 gün ve 2009/93495 sayılı tebliğnamesi ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya ve ekleri incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, Dosya kapsamına göre;

5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesindeki, <Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.>,

5237 sayılı Kanunun 5. maddesindeki <Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır>,

Aynı Kanun'un 52. maddesindeki, <Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla, olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.

En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsı halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.>

3167 sayılı Kanunun 16/1. maddesindeki, <üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli, tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar.>

Hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 3167 sayılı Kanunda 31.12.2008 tarihine kadar yeni bir düzenleme yapılmamış ise de, anılan Kanunun 16/1. maddesinde öngörülen cezanın nispi nitelikte olduğu ve 5237 sayılı Kanunun 52. maddesine aykırılık oluşturmadığı, bu hususun Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22.01.2009 tarihli ve 2007/8271 esas, 2009/480 sayılı ilamı ile de zımnen kabul edildiği gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir. denilerek, Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16.01.2009 tarihli anılan kararının bozulması istenmiştir.

Somut olayda uyuşmazlık, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un geçici 1. ve 5237 sayılı TCK'nın 5 ve 52. maddeleri hükümleri karşısında, karşılıksız çek keşide etmek suçu için 3167 sayılı Kanun'un 16/1. maddesinde öngörülen nispi para cezasının, 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerine aykırılık oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.

5237 sayılı TCK'nın 45/1. maddesinde <Suç karşılığında uygulaman yaptırım olarak cezalar, hapis ve adli para cezalarıdır> hükmü öngörülmektedir.

5252 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) ve (2). fıkralarında, <Kanunlarda öngörülen <ağır para> cezaları, <adli para> cezasına dönüştürülmüştür. Bu kanunlarda Türk Ceza Kanunu'nda belirlenen cezalar sistemine, uygun değişiklik yapılıncaya kadar, alt ve üst sınırlar arasında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alt sınırı dörtyüzelli milyon, üst sınırı yüzmilyar Türk Lirası olarak uygulanır. Bu fıkra hükümleri nispi nitelikteki adli para cezaları hakkında uygulanmaz,> hükümlerine yer verilmiş olup; nispi nitelikteki ağır para cezaları da diğer cezalar gibi adli para cezasına dönüştürülmüş ve (2), fıkra düzenlemesinden ayrı tutularak, bu kuralın nispi para cezaları hakkında uygulanmayacağı, dolayısıyla, mevcut durumuyla uygulanabilir olduğu kabul edilmiştir. Nitekim aynı maddenin. (3). fıkrasında da nispi nitelikteki adli para cezaları da dahil olmak üzere tüm ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezalarının infazına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.

5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerinde, 20/2. maddesindeki <tüzel kişilere ceza yaptırımı uygulanamayacağı> kuralına benzer şekilde, suç karşılığında nispi para cezasının uygulanamayacağına ilişkin açık ve emredici bir hüküm yer almadığı gibi, 5237 sayılı TCK'nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden çok kısa bir süre sonra 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun ile nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK'nın 158. maddesinde yapılan değişiklik ile <adli para cezasının miktarının elde edilen menfaatin iki katından az olamayacağı> hükmü öngörülerek, nispi para cezasının Yeni TCK'nın yaptırım sistemine aykırı olmadığı açık bir biçimde ortaya konulmuştur. Ayrıca, 5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesinden sonra çıkarılan çeşitli kanunlarda yer alan suç tanımlarında, nispi para cezasının öngörüldüğü görülmektedir. Örneğin; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 160. maddesinde nispi adli para cezası öngörülmüştür.

Bu durumda; kanun koyucunun nispi nitelikteki para cezalarının uygulanmasına tamamen son vermeye dönük bir amacının bulunmadığı anlaşılmakta olup; diğer kanunlarda yer alan nispi nitelikteki adli para cezalarına, 5237 sayılı TCK'nın 52. maddesinde öngörülen <gün para cezası sistemine> <aykırılık> değil, <farklılık> oluşturduğunu, bu nedenle 31.12.2008 tarihinden sonra da geçerliliklerini, dolayısıyla yürürlüklerini sürdüreceklerini, uygulanmalarının ve infazının zorunlu olduğunu kabul etmek gerekmektedir.

Sonuç: Kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden; Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.01.2009 tarihli ve 2009/42 değişik iş karar sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince BOZULMASINA; aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için, dosyasın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine, 13.05.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları