Mesajı Okuyun
Old 03-10-2008, 18:27   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan HIV Bulaştırma Eylemi Ve Ceza Yasası

HIV bulaştırma vakalarında ceza yasalarının yaygın olarak uygulanmasının adaleti sağladığına veya HIV Enfeksiyonunun yayılmasını önlediğine dair bilimsel bir veri bulunmamaktadır.

Tam tersine bu uygulamaların halk sağlığını ve insan haklarını risk altına aldığına dair görüşler bulunmakta ve UNAIDS öncülüğündeki uluslar arası kuruluşlar ceza yasalarının sadece kasıtlı olarak HIV bulaştırma vakaları ile sınırlandırılması gerekliliğini ileri sürmektedir.

Diğer bir deyişle kasıtlı olarak bulaştırma vakaları dışında ceza yasalarının uygulanmasının halk sağlığını koruma gerekçesine dayandırılması hukuka aykırı olarak değerlendirilmelidir.

Kasıtlı bulaştırma suçu:
1. Kişinin HIV durumunu bilmesi

2. HIV bulaştırma amacı ile eyleme geçmesi ve

3. Eylemin HIV bulaştırma ile sonuçlanması ile oluşur.

Günümüzde HIV Enfeksiyonu tedavi edilebilir bir hastalık olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle HIV bulaştırma suçunun vücut bütünlüğüne yönelik suçlar kapsamında değerlendirilmesi gerekir.

HIV’le yaşamak suç değildir. Türk Ceza Yasasında HIV Enfeksiyonu taşıyıcısı olmak suç olarak tanımlanmamıştır. HIV ile yaşayan bir kişinin bir başkasına kasıtlı olarak HIV bulaştırdığına dair kesin bir kanıtın olmadığı durumlarda ceza kovuşturması hukuk dışıdır. Kasıtlı olarak HIV bulaştırma suçunun işlenmesi dışında hakim ve savcıların ceza kovuşturmasını reddetmesi gerekir.

Özellikle belirgin bir bulaş riski oluşturmayan durumlarda (günlük yaşamda birarada olma gibi) ve kişinin:
1. HIV pozitif olduğunu bilmediği,

2. HIV’in nasıl bulaştığını konusunda bilgisinin olmadığı,

3. Risk altındaki kişiye HIV pozitif olduğunu açıklamış olduğu (veya başka bir yoldan diğer kişinin kendisinin HIV pozitif olduğunu öğrendiğinden emin olduğu),

4. İlişkide olduğu kişinin şiddet uygulamasından korktuğu veya açıklamasının kötü sonuçlar doğuracağına inandığı,

5. HIV bulaşmasını engelleyen önlemler aldığı (kondom kullanmak veya diğer tedbirler),

6. Diğer kişiyle önceden karşılıklı olarak kabul edilebilecek bir risk düzeyi konusunda uzlaşmış olduğu

Durumlarda kasıt söz konusu değildir ve ceza yasasının uygulanması hukuk dışı olacaktır.

HIV bulaştırmak dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak gerçekleştirilirse taksirli bulaştırma suçu oluşur.

Taksirle yaralama suçunun oluşması için kişinin:
1. HIV pozitif olduğunu bilmesi,

2. HIV’in nasıl bulaştığını konusunda bilgisinin olması, ancak;

3. HIV bulaşmasını engelleyen önlemleri almamış olması gerekir.

Kişinin ilişkide olduğu kişinin şiddet uygulamasından korktuğu veya açıklamasının kötü sonuçlar doğuracağına inandığı ve diğer kişiyle önceden karşılıklı olarak kabul edilebilecek bir risk düzeyi konusunda uzlaşmış olduğu durumlarda da taksirle yaralama suçunun oluştuğunu ileri sürmek mümkün değildir.

(Unutulmamalı: Taksirle yaralama Madde 89. - (5) Bilinçli taksir hâli hariç olmak üzere, bu maddenin kapsamına giren suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.)

HIV bulaşması şiddet içeren bir eylem sonucu (tecavüz benzeri) gerçekleşmişse veya bu eylem mağdur için HIV bulaşma riskini beraberinde getirmişse, sanık için HIV bulaştırmanın suçu ağırlaştırıcı bir unsur olabilmesi için sanığın suç işlediği anda HIV pozitif olduğunu biliyor olması gerekir.

Özellikle her iki tarafın da birden fazla cinsel eşi olduğu çiftlerde HIV Enfeksiyonunu kimin kime bulaştırdığının saptanması genellikle mümkün olamamaktadır ve suçlunun saptanmasında hata yapmak mümkündür. Taraflardan alınan örnek HIV suşlarının filogenetik yapılarının incelenmesi sadece birbirleri arasındaki ilişkinin derecesini belirtmekte olup, hataya yer vermeyecek biçimde enfeksiyonun kaynağı, geçiş yolu ve zamanı hakkında bilgi sağlayamamaktadır.

UNAIDS POLICY BRIEF : Criminalization of HIV Transmission,2008
Çevirive özet: Dr.Muhtar Çokar İKGV

Not:Yazanın izni ile yayınlanmıştır.

Teşekkürlerimizle