Mesajı Okuyun
Old 03-08-2020, 19:21   #5
Nestor

 
Varsayılan

Zarar doğuran eylemin haksız olup olmadığı, ancak bir mahkeme kararı ile tespit edilebilmişse, zarar gören zararı ve faili bilse dahi, eylemin haksızlığı böyle bir mahkeme kararı ile saptanmadıkça iki yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlamayacaktır.
"...ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin davada tedbirin kalktığı değil, ona dair kararın kesinleştiği gün
zamanaşımı başlangıcına esas alınmalıdır; çünkü hukuka aykırılık ancak kesinleşmeyle belirginliğe ulaşır." (Yargıtay 4. HD
E.1986/8916 K.1986/1105 T.19/02/1986)
"Dosya kapsamından, Tüketici Mahkemesi'nin dosyasının 10/05/2012 tarihinde karara çıktığı, 02/07/2012 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğ tarihi itibariyle kararın Ağustos 2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı, haksız fiili en geç Tüketici Mahkemesi dosyasının kesinleştiği tarihten itibaren öğrenmiş olup, bu tarihte
yürürlükte bulunan 6098 Sayılı T.B.K. 72. maddesi gereğince zamanaşımı süresi zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıldır. Dava tarihi olan 20/10/2014 tarihi itibari ile bu süre dolmuştur." (Yargıtay 4. HD
E.2017/1377 K.2017/2449 T.03/05/2017)
"
"Şu durumda, davacının Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 31/10/2013 tarih, 2010/11 esas ve 2013/455 karar sayılı dava dosyasında dava dışı eşinin kısıtlı olması sebebiyle evliliğin iptaline dair verilen karar ile zararı öğrendiği ve evliliğin iptaline dair kararın Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 05/05/2014 tarihli ilamı onanarak
kesinleştiği anlaşılmakla bu tarihten itibaren eldeki davanın açıldığı 26/06/2015 tarihi itibari ile zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece işin esasının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir." (Yargıtay 4. HD E.2016/14374 K.2017/520 T.25/01/2017)