Mesajı Okuyun
Old 20-08-2011, 12:38   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Görüş

Sayın Av.Gülay,

1.Hukuk sistemimizde mecburi dava arkadaşlığı dışında, davanın açılmasından sonra, bir kısım kişi veya kişilerin davaya dahil edilerek leh veya aleyhlerine hüküm kurulması mümkün değildir.

2.Davacının; yargılama sırasında taşınmazı satıp, malik olma sıfatını yitirmesi, dava tarihinden önceki dönemle ilgili ( şahsi hakka dayalı ) dava açmasına engel olmadığından (4721/m.995; 3. HD.E. 2005/5493,K. 2005/5931,T. 30.5.2005), olayda, davacının taşınmazı sattığı tarihe kadar olan dönem hüküm altına alınmalıdır.

3.Sıfat konusu HUMK.m. 187’de yer alan ilk itirazlardan olmadığından, davanın her safhasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, mahkemece de resen incelenerek karara bağlanır.

4.Yeni Malik yönünden: TMK.’nin `Mülkiyet hakkının içeriği` başlıklı 683. maddesi gereği, bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma, tasarrufta bulunma ve o şeyi haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı her türlü haksız elatmanın önlenmesini isteme hakkına sahiptir.

Saygılarımla