Mesajı Okuyun
Old 27-03-2007, 16:15   #13
Hekimbaşı

 
Varsayılan Yapmayın Allah aşkına

Sn.Demirel,

Ne güzel söylemişsiniz; benim ayrıca belirtmeme gerek kalmamış: Tümcelerde aktarılan duygulanımların içtenliğine yine tümcelere bakarak karar verme olanağı olmadığı için, başkası adına üzülmemiz konu bile edilemez. Eh; bu durumda bunu içtenlikten yoksun ve palavra olarak nitelendirmeyelim de ne yapalım?

Bir olay, durum, ya da öykü anlatmakla, karşılıklı konuşmak veya iç dünyamızı başkalarına aktarmak farklı eylemlerdir. Dolayısıyla, sözünü ettiğiniz 'belagat ustaları' konumuz dışındadır. Ama onların bile yalın olarak 'Seni seviyorum.' dediklerine ben rastlamadım.

Dil somut kanıtlara dayalı kurgulanan bir iletişim aracı olmalıdır. Hurafelerle işimiz olamaz. Başkasının ne kadar üzüldüğü veya sevindiğini ölçebiliyorsanız, buna diyebileceğim birşey yok. Ben ermiş olmadığım için böyle birşey yapamam. Hele bir de başkası adına (yerine) üzülebiliyorsanız, sizi can-ı-gönülden kutlamak isterim. Hatta bunu nasıl yaptığınızı, o birey yerine üzülerek onu üzüntüsünden nasıl kurtardığınızı da gerçekten öğrenmek isterim; çünkü bu epey yararlı bir eylem. 'Üzülüm' adıyla bir şirket kurup, 'Başkası adına üzülünür' duyurusu yaparak, epey para kaldırabiliriz. Dünyada bu kadar çok üzülen varken, müşterinin sonu gelmez Vallahi.

Sevgiyi göstermenin sözlü veya sözsüz sonsuz yolu, yordamı varken; 'Seni seviyorum.' demek zorunda kalmayı ne kadar üretken, etkileyici ve çekici bulduğunuz size kalmış birşey. Ama biri bu duygusunu bana yansıtmanın daha çekici bir başka yolunu bulamıyorsa, onun için (isterseniz siz adına da diyebilirsiniz, ama yanlış olur) gerçekten üzülürüm. Çünkü atalarımız bunun binbir yolunu göstermiş. Hiç bilmeyen bile açar okur; olmadı türküleri dinler; daha olmadı, ana babasını örnek alır. Binlerce yıllık bir birikim içinden kendine uygununu bulamıyorsa da, sizin önerdiğiniz üzere, gider ÇDT nden yararlanır; ne yapalım.

Her ne kadar konu dışında ise de; burası bir Türkçe başlığı olduğu ve sözcük kulağımı tırmaladığı için, şu 'belagat' a değinmekte yarar görüyorum:

1. İyi konuşma, sözle inandırma yeteneği
2. Söz sanatlarını inceleyen bilgi dalı
3. Konuyu bütün yönleriyle kavrayarak, hiçbir yanlış ve eksik anlayışa yer bırakmayan, yorum gerektirmeyen, yapmacıktan uzak, düzgün anlatma sanatı
4. Bir şeyde gizli olan derin anlam (Mecazi)

Elbette Arapça. Ben olsam 'sözün ustaları' derdim. Olsun; madem siz bunu seviyorsunuz, onun üzerinden gidelim. Sanırım 1.nci veya 3.ncü anlamında kullandınız; çünkü 4.ncü uymuyor, 2.ncininse ustası değil, uzmanı demeniz beklenirdi. İster istemez merak ediyorum; sözün ustaları nitelemeniz kimleri kapsıyor. Benim usta gördüklerim Yunus Emre, Karacaoğlan, Aşık Veysel, Nazım Hikmet, Orhan Veli, Rıfat Ilgaz, Aziz nesin, Yaşar Kemal örneğin. Birçok başkaları da var, ama beni en çok etkileyenler bunlar. Ne birileri adına üzüldüklerini duydum, ne de birine durup dururken 'Seni seviyorum.' dediklerini. Siz kimden duydunuz, ya da okudunuz?

Saygılarımla,