Mesajı Okuyun
Old 27-03-2010, 16:21   #1
Durdu GÜNEŞ

 
Varsayılan TaŞlar Ve Gedİkler

TAŞLAR VE GEDİKLER

Av. Durdu GÜNEŞ



-Siyaset ile yargı arasındaki sınır neden belirsizdir? Siyaset mi yargılıyor? Yargı mı siyaset yapıyor anlamıyoruz?
-Siyaset öyle bir kaypak ki dokunduğu şeyleri kendine dönüştürüyor. Kavramlar kaypaklaşınca beynimizde doğrular bir zemine oturamıyor.


-Niçin arabaların tamponlarına aşk sözleri yazılır da hak, hukuk sözleri yazılmaz?
-Aşk çılgınlığı, hak ve hukuk ise akıllığı gerektirdiğindendir. Kolay olan her zaman tercih edilir.


-Niçin hukuk, tartışmaların odağında yer alıyor? Bu durum hukukun çok değişken olduğundan mı kaynaklanıyor? Hukuk nereye gidiyor
-Hayır ! Bir aptalla bir bilgenin hukuku aynı görmesi mümkün müdür? Aklı olanlar değil de ağzı olanlar konuşunca görüldüğü gibi hukuk hep “kim vurduya” gidiyor.


-Hukuk sadece teknik bir mesele değildir. Hukukun merkezinde insan vardır. O halde hukukçu güzel sanatlardan biriyle ilgilenerek, hukukun insan yönüne daha duyarlı olabilir. Bu ülkede neden bir hukuk edebiyatı gelişmez ki?
-Hukuk edebiyatının gelişmediği doğru değildir. En azından rüşvet fıkralarının oluşmasında kadılar döneminden günümüze kadar ciddi bir gelişme kaydedilmiştir.


-Herkes konuşurken hak, hukuk, adalet der de adliyeye işi düşünce niçin hakimi tanıyan avukatı ararlar?
-İnsanımızdaki genel eğilim, hakkı bulmak için değil haklı çıkmak için uğraşmaktır. Onun için hukuk yolu değil, ahbap- çavuş ilişkisi en uygun güzergahtır.


-Neden bir avukat, size göğsünü kabartarak kütüphanesini değil de şatafatlı bürosunu yada arabasını gösterir?
-Başarıyı, hukuk alanında bilgili olmaktan ziyade para kazanmak olarak algıladığı içindir.


-Adaleti dağıtırken kandırmaca olmaz. Sahte adalet zulüm olduğundan hemen hissedilir. Buna rağmen kandırmaca adalete neden tevessül eldir?
-Dağıttığı adalet sahte ise hakimde sahtekardır. Var mı başka izah tarzı?