Mesajı Okuyun
Old 03-12-2007, 23:36   #71
Gemici

 
Varsayılan

Olay:
Evli erkek karısı ile cinsel ilişki kurmak ister. Kadın bunu kabul etmez.
Sonuç: Erkek kadını öldürür. Ve
Yargıtay olayda haksız tahrik var der.

Alıntı: Yargıtay Kararı: Kadının '(maktulenin) ...cinsel birleşme talebini reddetmesi haksız tahrik teşkil etmiyor ise de...
aksi kanıtlanamayan savunmaya göre olay gecesi cinsel ilişki teklif ettiği eşi olan maktülenin, kendisini iteklemesi, yataktan düşürmesi ve hakaret etmesinin sanık lehine haksız tahrik teşkil ettiği cihetle tebliğnamenin bu yöndeki bozma isteyen düşüncesi benimsenmemiştir'.


Yargıtay’ında belirttiği gibi, erkeğin onuru kırılmıştır; çünkü sevişme isteğinin geri çevrilmesi yetmiyormuş gibi, birde iteklenmiş, yataktan düşürülmüş ve hakarete uğramıştır. Ve bunun aksi, Yargıtay’ın deyimi ile, kanıtlanmamıştır.

Yukarıdaki alıntının sahibi Yargıtay hiçbir gerekçe göstermeden tartışma konusu olan karara benzer kararlar alırsa, medyanın haklı olarak olayı enine boyuna tartışacağını bilmesi gerekir. Doyurucu bir gerekçe vermeden karar alan bir mahkemenin, bilemiyeceğim belki de doyurucu gerekçeleri var karara yansıtmamış, kararını savunmak için basın açıklaması yapmaya muhtaç olmaması gerekir.

Yargıtay kararında sözü geçen cinsel ilişki ve cinsel birleşme kavramlarını biraz incelersek ilişki ve birleşme için bu eylemleri gerçekleştirmek isteyen iki kişinin karşılıklı isteğinin söz konusu olduğunu görürüz. Tek tarafın isteği ile gerçekleştirilen eylemin adı ilişki veya birleşme değildir, diğerinin kişilik haklarına yönelmiş bir saldırıdır.

Onuru kırılan kişi kendisine zorla sahip olunan veya olunmaya çalışılan kişidir. Burada hakaret etmeye, dövmeye hiç gerek yoktur; çünkü kaba kuvvete dayanarak zorla sahip olunan veya olunmaya çalışılan kişinin insanlık onuru kırılmıştır. Kırılan bu onurun açtığı yara bağırmanın, çağırmanın ve dövmenin açtığı yaradan daha derin izler bırakır.

Tecavüz edilmemiş, sadece sevişmek için zorlanmış demek en basit tanımı ile onuru kırılan kimsenin hislerini ve acısını anlamamaktır. Zorlamanın evlilik dışı veya evlilik içi olması durumu hiç değiştirmez. Bu türden olayların evlilik içi olması durumu daha da vahimleştirir; çünkü evli kadın erkeğe birçok yönden bağlıdır ve bağımlıdır. Aile içi şiddet bakımından bizden o kadar da geri kalmayan Almanya’da bile evlilik içi şiddete, bu arada cinsel şiddete maruz kalan kadınların çoğunun kocalarını şikayet etmemesine ve şikayet edenlerin birçok zorluklarla karşılaştığı düşünülürse insanları insan olarak kabul edebilmek için daha çok yol almamız gerek bence. Bu yolun öncülerinden birisinin yargı organımız olması dileklerimle.

Saygılarımla