Mesajı Okuyun
Old 23-12-2008, 20:30   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Müdahalenin önlenmesi davası kira ilişkisi gibi şahsi hakka dayalı ise ilamın kesinleşmesi gerekmez. Diye düşünüyorum.
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/3806

K. 2001/4550

T. 19.3.2001

• İCRAYA KESİNLEŞMEDEN KONULABİLECEK İLAMLAR ( Gayrımenkul Üzerindeki Kişisel Haklara İlişkin İlam )

• GAYRIMENKUL ÜZERİNDEKİ KİŞİSEL HAKLARA İLİŞKİN İLAM ( Kesinleşmeden İcraya Konulabileceği )

• KİŞİSEL HAKLARA İLİŞKİN İLAM ( Gayrımenkul Üzerindeki - Kesinleşmeden İcraya Konulabileceği )

• İLAM ( Gayrımenkul Üzerindeki Kişisel Haklara İlişkin - Kesinleşmeden İcraya Konulabileceği )

1086/m.443/4

ÖZET : Gayrımenkul üzerindeki kişisel "şahsi" haklara ilişkin olan ilamlar, kesinleşmeden icraya konabilir.
DAVA : Mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 26.2.2001 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.
KARAR : HUMK.nun 443/4. maddesi gereğince gayrımenkule ve buna ilişkin ayni haklara dair hükümler kesinleşmedikçe icra edilemez. Bu nedenle aynı ilamda yazılı eklentilerin de infazının istenebilmesi için ilamın kesinleşmesi zorunludur.
Buna karşılık, gayrimenkulun aynına ilişkin olmayan ( gayrımenkul üzerindeki kişisel "şahsi" haklara ilişkin olan ) ilamların icraya konulabilmesi için bunların kesinleşmelerine gerek yoktur. Yani, bu ilamlar kesinleşmeden icraya konulabilir ( Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 3. cilt, sahile 2212 ). Somut olayda, takip konusu ilamın incelenmesinde, taşınmazın alacaklı tarafından daha önce borçluya kiraya verildiği, kiracılık süresinin sona erdiği ve bundan sonra borçlunun alacaklı Vakıflar Genel Müdürlüğü ile yeni bir kira sözleşmesi imzalamadığı için fuzuli şagil durumuna düşen adı geçenin müdahalesinin men'ine ve ecrimisile hükmedilmesinin talep edildiği ve mahkemece de talep gibi karar verildiği görülmektedir. Bu durumda taşınmazın aynı ihtilaflı olmadığı için ilamın infazı için kesinleşmesi gerekmez ( Prof. Dr. Baki Kuru, A.G.E., Sahife 2187 ). O halde istemin reddi yerine kabulü isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 19.3.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.