Mesajı Okuyun
Old 04-08-2007, 17:27   #2
Ahmet Turan

 
Varsayılan

Ben açılan konuda yaptığım tesbit ve gözlemleri değerlendirdikçe sunmak istiyorum.

Kamulaştırma Kanununun 10.maddesinde düzenlenen kamulaştırma davasına ilişkin yargılama usulü, basit yargılama usulü niteliğindedir. Süreler ise sınırlandırılmıştır. Mahkemeler uygulamada bu sürelere uymakta çoğu kez zorlanmaktadırlar. Sürelere uyulamamasının nedenleri çoğunlukla mahkemelerimizden kaynaklanmamaktadır. Bizzat 10. maddenin kaleme alınışındaki sakatlıklar yanında başka bazı alt yapı nedenleri ile yüksek yargı içtihatlarından da kaynaklanmaktadır.


Mahkemelerimiz tensip yaptıktan sonra bilindiği gibi tensip zaptıyla birlikte dava dilekçesini de taraflara tebliğ ediyor. İşte birinci sorunumuz bu noktada başlıyor.


Kanunun “kamulaştırmadan önce yapılacak işlemler ve idari şerh” başlıklı 7.maddesinin ilk fıkrasında:
Kamulaştırmayı yapacak idare, kamulaştırma veya kamulaştırma yolu ile üzerinde irtifak hakkı kurulacak taşınmaz malların veya kaynakların sınırını, yüzölçümünü ve cinsini gösterir ölçekli planını yapar veya yaptırır; kamulaştırılan taşınmaz malın sahiplerini, tapu kaydı yoksa zilyetlerini ve bunların adreslerini, tapu, vergi ve nüfus kayıtları üzerinden veya ayrıca haricen yaptıracağı araştırma ile belgelere bağlamak suretiyle tespit ettirir.” Hükmü yer almasına rağmen idarenin tapu malikinin adresini belirlemede yetersiz kaldığı uzlaşma davetini kimi zaman yapmadan dava açarak 7.ve 8.maddelere takılmakta dava şartı yokluğundan dava reddedilmekte veya usulsüz tebligatla uzlaşma davetine uyulmadığı belirtilmektedir. Bu durumda yapılan tebligat iade edilmekte uzun zamanlar boyunca davalı adresi araştırmakla mahkemelerimiz meşgul olmaktadır. 8. maddeye göre dava reddetmekte çözüm olmamaktadır.
Bu durumda tekrar tekrar idarenin dava açtığını görüyoruz. Doğrusu bu 8. maddenin yeniden düzenlenmesidir.
Pekala bu 8. madde nasıl düzenlenmelidir?