Mesajı Okuyun
Old 02-11-2012, 15:40   #7
Droogi

 
Varsayılan

Bilal bey, bence görüşünüzde haklılık payı olabilir, mesajıma sizin görüşünüzü de ekledim ancak ankete yeni seçenek eklenemediği için değişiklik yapamadım. Forum yöneticileri belki yeni seçenek ekleyebilirler.

Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.” hükmü gereği bence ek cevap süresi mahkemenin süreye ilişkin verdiği kararın talep edene tebliği ile başlamalıdır. Zira mahkemenin ne karar verdiği bilinmeden sürenin başlaması söz konusu olmamalıdır.

Diğer yandan 127/2 maddenin gerekçesinde “…Ancak, bu ilâve sürenin verilmesinde hassas davranılması, bir taraftan davanın daha başlangıcında gereksiz yere uzatmasına sebep olacak uzunlukta bir süre verilmemesi, diğer taraftan da davalının savunma hakkının zaman baskısı altında kısıtlanmaması gerekmektedir. Cevap dilekçesinin hazırlanabilmesi için, kapsamlı bir çalışmanın gerektiği, örneğin, önemli ölçüde hesap, bilanço, defter yahut depo kontrolünün yapılmasının kaçınılmaz olduğu ve benzeri durumlarda, olayın özellikleri ve işin niteliği dikkate alınarak bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilecektir. Ek süre bir aydan az belirlenmişse tekrar yapılan müracaat üzerine yeni bir ek süre daha verilemez. Başka bir ifadeyle, kalan süre ilâvesiyle sonradan süre bir aya tamamlanamaz. Bu nedenle, ek sürenin belirlenmesinde gerekli titizliğin gösterilmesi gerekecektir…” ifade edilmektedir. 317/2’nin gerekçesinde “…İkinci fıkrada cevap süresi düzenlenmiş, belirtilen süre içinde cevap dilekçesinin hazırlanması mümkün olmazsa bir defaya mahsus sürenin uzatılabileceği kabul edilmiştir. Cevap ek süresinin verilmesi için de, davalının cevap süresinde mahkemeye başvurusu aranmıştır. Ek cevap süresi talebi hakkında tarafların durumdan haberdar edilmesi de fıkrada yer almıştır. Böylece taraflar, bu konuda üzerlerine düşeni gecikmeden yerine getirebileceklerdir. Cevabın mümkün olduğunca yargılamayı uzatmadan verilmesinin sağlanması için, böyle bir düzenleme yapılmıştır…” yer almaktadır.

Demek ki kanun ek cevap süresinin azami miktarını belirlemiş olmakla birlikte hakime taktir yetkisi tanımaktadır. Ek cevap süresi illa ki 1 ay yahut 2 hafta olmak zorunda değildir. Bu durumda Mahkemenin ne kadar süre verdiğinin de talep edilen tarafından bilinmeden sürenin başlaması uygun olmadığı kanaatindeyim.

Diğer yandan Adnan Bey’in ifade ettiği gibi HMK 91 "Süreler, taraflara tebliğ tarihinden veya kanunda öngörülen hâllerde, tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlar." hükmü de sürenin tebliğden itibaren başlaması gerektiğine dayanak oluşturmaktadır.

Uygulamada mahkemesine göre değişiklikler var. Bir mahkeme bu konuta ara karar oluşturup açıkça süre belirteni de var (yani ..tarihinden, tebliğden itibaren 1 ay), karar dahi vermeden sadece tebligat zarfındaki ihtaratla bildiren de var.

Aslında yeni hazırlanmış kanunun, bu kadar sıkı şekil şartları öngörmüşken bu konuda boşluk bırakması kötü olmuştur.

Zira mahkemenin ek cevap süresi vermemesi halindeki durum da boşlukta kalmıştır. Cevap süresi içinde mesel son gün ek cevap süresi talep edilmiş ve fakat talep reddedilmişse ne olacaktır? Bu hali ile hiç cevap vermemiş sayılacak gibi anlaşılıyor. Bu da telafisi mümkün olmayan sonuçlara sebep olur. Bu boşluğun da doldurulması gerektiği kanaatindeyim.