Mesajı Okuyun
Old 10-11-2006, 11:13   #97
Merhaba

 
Varsayılan

Merhaba,


Bu alandaki yolculuğum bir kaza sonucu kısa bir kesintiye uğradı.

Ummadığım ve beklemediğim bir anda “site kuralları” nın stop levhasına çarptı aracım.

Her ne kadar bu stop levhasına çarpmam sonrası, kullandığım aracın sağ çamurluğu ve beraberinde bir farım ve tamponum hasar görmüş olsa da motor hala sağlam.

Lastiklerim de sağlam.

Ve ben direksiyondayım.

Yol ne kadar uzarsa uzasın, yetecek kadar benzinim de var…

Fakat bundan böyle, bildiğim düz yolda yalnız gitmek yerine, direksiyonu yüz seksen derece kırıp, sitenin her alanında, topluluklar içinde olmayı seçeceğim bu yolculukta….

…………

Direksiyon kıracağım, çünkü, bu arada malum kaza sonrasında vermek zorunda kaldığım fasılada uzun uzun düşündüm.

Ne yapmaya ve nereye gitmeye çalıştığımı sorguladım.

Neden her konuda ve her tartışmada bu kadar “ciddi ve çoğunlukla muhalif bir tavır” içinde olduğumu eleştirdim.

Öyle ya , bu tutum çoğu zaman beni bu alanda, ya da diğerlerindeki yolculuğumda yalnız bırakıyor, bir takım “ortak düşünce” sahiplerinin, ortaklaşa keyfini çıkardıkları bazı doyum ve tatminlerden de mahrum bırakıyor.

Söz gelimi bu alanda, konu her ne kadar “Orhan Pamuk “ olsa da, benim yapmaya çalıştığım “Orhan Pamuk” u savunmak değildi. Çünkü zaten onun böyle bir savunmaya ihtiyacı da yoktu. Söyleyeceğini söylemiş, yargılanıp beraat etmiş, ödülünü almış gitmişti.

Benim karşısında durmayı seçtiğim tutum, buradaki bir kısım “elit toplumun” recm uygulayıcısı konumundaki ilkelliğine karşı durmaktı.

Çünkü bu, bir gurubun çok fazla hazır olduğu, çok fazla keyf aldığı bir tutumdu . Ve ben bu keyfi hiç tanımıyordum.

Ama neden tanımak ve yaşamak konusunda direniyordum ki….

Biliyordum ki bu, kendimize güvensizliğimizin, öz güven yokluğumuzun ve gerçek bilgilerden yoksun, kendi bireysel ve toplumsal kofluk ve boşluklarımızın ihtiyaç duyduğu kamuflaj ve tatmin ihtiyacı için kullanabileceğimiz harika bir fırsat ve malzemeydi.

Ben de tanımladığım bu toplumun bir bireyi isem, neden bu malzemeyi ben de kullanmıyor ve aynı tatminleri yaşamıyordum ki…

Ne gereği vardı Orhan Pamuk’ un yanında yer almanın…

Orhan Pamuk’u bu minvalde aşağılayıp değersizleştirdikten sonra, taşlamak ve aşağılamak için hep yenilerine hep başkalarına ihtiyacımız olacaktı.

Bu, bizim basit organizmalarımızın ihtiyaç duyduğu “kendini sürekli var etme” ihtiyacını besleyen, her zaman ve her yerde kolayca bulabileceğimiz, bir tükenmez kaynak değil miydi…

Geçmişten beri zaten hep böyle beslemedik mi ulu ve mağrur varlıklarımızı…

“Onur” la tanışmaksızın…..

……..

Fakat işte şimdi ben, bazılarının bu keyfi yaşaması sürecine müdahil olup, ortamı neden gerdim diye kendimi eleştiriyorum.

Neden bu keyfi çoğaltacak katkılarda bulunup, üç beş taş ve bir kaç avuç çamuru da ben alıp, linç gurubuna katılmadım diye kendime kızıyorum.

Neden bunu yapmak yerine, atılan taş ve çamurun Orhan Pamuk’la beraber ikinci hedefi olmayı seçtim diye kendime kızıyorum.

Onun sözlerinden incinen ve milli duyguları zedelenen bunca insan varken neden ben incinmedim ki…

Bu düşüncelerle uzun süre kendi kendimle hesaplaştıktan sonra beyler bayanlar, şimdi ben bir karar verdim.

“Dönek” olacağım bundan böyle.

Orhan Pamuk konusundaki karalamalar devam ederse eğer, her türlü katkıda bulunacağım.

Bundan böyle, her kime yönelik ve her ne gerekçeyle olursa olsun, hiç sorgulamadan, yeni karalama kampanyalarınızda da yanınızda olacağım.

Bir yandan sizlere şirin görünecek, ortak görüşlerde çoğunluk olan gurupların yanında yer alacak, diğer yandan ne menem bir tatmin duygusu olduğunu tanımadığım duygularınıza ortak olmaya ve ben de bu keyfi yaşamaya çalışacağım.

“Mehaba” olarak kullandığım nicki’ me, hepimiz için anlamlı olabilecek bir ilave daha yapacağım ve bundan böyle bu alanlarda bu isimle var olmaya devam edeceğim:

“Bataklık Sazı”

Yani toplamda, “Merhaba-Bataklık Sazı”

Merak edenler bakabilirler. Meydan Larousse Ansiklopedi 2.cilt sayfa 958 de “Bataklık Sazı” detaylı anlatılmış.

Bataklık diplerine muğlak kökler salmış, temelsiz, varlığı içi boş bir gövdeden oluşan, ve asla bataklıktan başka bir ortama taşıyıp yaşatamayacağınız bir bitki.

Yine de bir tek işe yararlığı var. Onun gövdesini kurutup şekillendirebilir ve kaval yapabilirsiniz. Ondan sonra artık o, sizin üflemelerinize bağlı sesler çıkarır.

Haydi şimdi hep beraber:

“Vuralım abalıya…!!!”

Sizinle beraberim.


Merhaba-Bataklık Sazı