Mesajı Okuyun
Old 12-01-2007, 17:39   #4
Hekimbaşı

 
Varsayılan İçerik sağlayıcı / bilgi kaynağı paradoksu

Küçük bir düzeltme yapmakta yarar görüyorum.

Internet literatüründe 'Content Provider' denen 'İçerik sağlayıcı' tanımı bana biraz sakat göründü.

"Bilişim ağı üzerinden kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişiler"

Bunun yerine şu daha doğru olurdu gibi geliyor:
"Her türlü bilgi veya veriyi derleyip uygun bulduğu biçimde bilişim ağı üzerinden kullanıcıların erişimine sunan gerçek ve tüzel kişiler"

Neden böyle diyorum; çünkü bilgi veya veriyi üretenler %99 un da üzerinde başkalarıdır, içerik sağlayıcılar değil.

Yasada 'içerik sağlayıcı' ile 'bilgi / veri kaynağı' ayırımı yapılmadığı gözleniyor.

Halbuki, bilginin kaynağı ile onu işleyerek kullanıcıya sunan yapılar çoğunlukla farklı gerçek veya tüzel kişilerdir.

Buna gerçek dünyadan bir örnek vereyim: TC nde meteorolojik verileri TC Meteoroloji Gn.Md üretir. Başka bu alanda faaliyette bulunabilen kişi veya kuruluş yoktur. Fakat yüzlerce radyo, tv, gazete, bu verilerden yararlanarak tahminler yayınlar. Eğer yayınladığı şey sadece meteoroloji gn.md.nün verilerinden ibaretse, içerik sağlayıcı bilginin üreticisi / kaynağı kabul edilemez. Halbuki, bazı yayımcılar bu ham bilgilere yorumlarını katarak sunmaktadır. Bu durumda bilginin üreticisi meteoroloji gn.md, yorumun üreticisi yayımcı haline gelmektedir. Bir yayımcı, isterse ABD meteoroloji merkezi verilerini de birleştirerek yorumda bulunabilir. Bu durumda üretici üçe (TC, ABD, yayımcı) çıkmakta, içerik sağlayıcı ise tek (yayımcı) olmaktadır. Derleme sırasında yorum katıp katmadığı onun yayımcı olarak sorumluluğunu belirleyen bir konudur.

Söz konusu koşullar altında bilgi / veri kaynakları ile içerik sağlayıcıyı birbirinden ayırmak zorunlu hale gelmektedir. Yasada bilgi / veri kaynakları ile yorum yapanları ayrı ayrı beyan etme zorunluğu getirilerek iş çözümlenebilir.

Veri / bilginin hatalı olmasıyla yorumun yanlışlığı farklı şeylerdir; dolayısıyla sorumlulukları da farklı olmalıdır. Hiçbir içerik sağlayıcıya bunlardan herhangi birinin sorumluluğunu yüklemek de hakkaniyete sığmaz. Dolayısıyla 'herkes eyleminden kendisi sorumludur' ilkesinden hareketle karar vermenin yollarını tarif etmek gerekir. Sorumlulukları içerik sağlayıcıya yıkmak ve veri / bilginin ya da yorumun eksiklik ya da hatalarının faturasını ona çıkarmak küresel bilgisayar ağının (WWW) gelişimini kısıtlayıcı bir sonuca yol açacaktır.

Böyle bir durumda bütün içerik sağlayıcılar mümkün olan en az sorumluluk üstlenme noktasına doğru meyledecekler ve bilgi edinme özgürlüğü kısıtlanmış olacaktır; ki bunu hedefliyor olmamız düşünülemez.