Mesajı Okuyun
Old 18-06-2012, 14:55   #2
Av.Ferda Çalgın

 
Varsayılan

"Asli Müdahale konusunu incelediğimde, söz konusu davanın tarafları hakkında aynı mahkemede bir dava açmam gerektiğini görüyorum. Mirasın reddinin iptali davası açarsam, söz konusu davanın derdest olması nedeniyle bu 6 aylık hak düşürücü süre göz ardı edilir mi? Yoksa asli müdahale davası olarak farklı bir dava türü müdür bu? Kafam çok karıştı yardımlarınızı rica ediyorum."

Sayın Meslekdaşım,
Asli müdahale başlı-başına ayrı bir dava.Diğer bir deyişle asli müdahale davası müstakil bir davanın taşıması gereken tüm koşulları yerine getirmek zorunda.Süre koşulu da buna dahil.Buna göre bahsini ettiğiniz mirasın reddinin iptali davası için medeni kanun 617.maddesinde öngörülen 6 aylık hak düşürücü süreyi de aşmamış olmanız gerekmekte..Sürenin başlangıcı ise mirası reddeden mirasçının red kararını Sulh Hukuk Mahkemesine ilettiği anda başlamış oluyor.Bu anlamda mirasın reddi davasının derdest olmasının sizin açınızdan hak kazandırıcı bir anlamı olmadığını düşünüyorum.Hak düşürücü sürenin başlangıcı ile ilgili bir içtihat paylaşmak istiyorum. Asli müdahale usulüne ilişkin bilgilerim de yakın zamanda yaptığım bir araştırma nedeniyle şahsi tespitlerim...
Umarım faydalı olmuştur.İyi çalışmalar dilerim...

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2009/6924
Karar: 2009/10489
Karar Tarihi: 01.06.2009

ÖZET: Mirasın kayıtsız koşulsuz reddine ilişkin beyan, tutanakla tespit edilmiş olması (TMK. md.609/3) koşuluyla sulh hakimine ulaştığı andan itibaren sonuç doğurur ve miras bu tarihten itibaren reddedilmiş sayılır. Reddeden mirasçı bu tarihten itibaren mirasçılık sıfatını yitirir. Şu halde ret tarihi, buna ilişkin beyanın Sulh hakimine ulaştığı tarihtir. Türk Medeni Kanununun 617/1. maddesinin açık hükmü karşısında, ret tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında altı aylık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Öyleyse, davanın hak düşürücü süre geçtiğinden reddine karar verilmesi gerekir.

(4721 S. K. m. 609, 617) (HGK. 28.6.2006 T. 2006/2-464 E. 2006/471 K.)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Dava, Türk Medeni Kanunu'nun 617. maddesine dayanan mirasın reddi kararının iptali isteğine ilişkin olup, reddeden mirasçının alacaklısı tarafından açılmıştır.

Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. (TMK. md. 617/1) Bu süre, zamanaşımı süresi olmayıp, hak düşürücü süredir. Düzenlemeye göre, altı aylık dava açma süresi, ret tarihinden itibaren başlayacaktır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davalı, mirasbırakanının 14.7.2003 tarihinde ölümü üzerine, Ankara 3. Sulh Hukuk mahkemesine 30.9.2003 tarihinde başvurarak <mirası kayıtsız koşulsuz reddettiğine> dair beyanda bulunmuş, anılan mahkemece, bu beyanının 23.12.2003 tarihinde tesciline karar verilmiştir. Görülmekte olan dava ise, 5.7.2006 tarihinde açılmıştır. Mirasın kayıtsız koşulsuz reddine ilişkin beyan, tutanakla tespit edilmiş olması (TMK. md.609/3) koşuluyla sulh hakimine ulaştığı andan itibaren sonuç doğurur ve miras bu tarihten itibaren reddedilmiş sayılır. Reddeden mirasçı bu tarihten itibaren mirasçılık sıfatını yitirir. Şu halde ret tarihi, buna ilişkin beyanın Sulh hakimine ulaştığı tarihtir. Türk Medeni Kanunu'nun 617/1. maddesinin açık hükmü karşısında, red tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında altı aylık hak düşürücü sürenin geçtiği anlaşılmaktadır. Öyleyse, davanın hak düşürücü süre geçtiğinden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır. (HGK. nun 28.6.2006 tarihli 464-471 sayılı kararı)

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01.06.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)