Mesajı Okuyun
Old 08-04-2007, 16:59   #2
Av.Gülsüm Sezen

 
Varsayılan

Alıntı:
T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2002/19-443 Karar No: 2002/474 Tarihi: 05.06.2002

• Takibin İptali Davası
• Hamiline Yazılı Çekin İptali

ÖZET:
Bir çekten dolayı iki meşru hamil olamayacağından öncelikle gerçek hak sahibinin tespiti gerekir.
.
(6762 s. TTK m. 558/2, 599, 669, 743 s. MK m. 687, 818 s. BK m. 83, 96)

TAM METİN:
Taraflar arasındaki "takibin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda (Sakarya Asliye İkinci Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.10.2000 gün ve 2000/498-2000/822 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesinin 15.5.2001 gün ve 2000/9221-2001/3695 sayılı ilamı ile, (... Davalının, teselsül eden cirolar ile çekin yetkili ve meşru hamili olduğu anlaşılmaktadır. Çek'in rızası dışında elinden çıktığını iddia eden dava dışı üçüncü şahıs tarafından açılmış olan zayi davası, çek hamilinin haklılık durumunu etkilemez. Bu yönler gözetilerek davanın reddi gerekirken, yazılı şekilde takibin iptaline karar verilmesinde isabet görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden : Davalı vekili.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, kaybedildiği ileri sürülen ve hakkında ödeme yasağı bulunan çeke dayalı icra takibinin iptali istemine ilişkindir.

Davacı vekili, davacı tarafından hamiline olarak keşide edilen çekin, dava dışı Nadir'in elinde iken çalınma suretiyle kaybedildiğini; Nadir'in, çekin zayi olduğunun tespiti ve iptali istemiyle dava açtığını, o davada, çekin ibrazı halinde ödenmemesi yolunda ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davalının, ne şekilde elde ettiği belli olmayan bu çeke dayalı olarak davacı hakkında icra takibi yaptığını, çekin zayiinden sonra bedelinin ne şekilde ödeneceği konusunda davacı keşideci ile dava dışı Nadir arasında yeni bir ödeme planı düzenlendiğini, o nedenle çek bedelinin iki defa ödenmesi ihtimalinin doğduğunu ileri sürerek, söz konusu çeke dayalı olarak girişilen icra takibinin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı davaya cevap vermemiştir.

Yerel mahkemenin, icra takibine konu çek hakkında verilen zayi nedeniyle iptal kararının kesinleştiği, böyle bir çeke dayalı olarak icra takibi yapılamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takibinin iptaline yönelik olarak verdiği karar, Yüksek Özel Daire'ce yukarıdaki gerekçeyle, bozulmuş; mahkeme, gerekçesini tekrarla önceki kararında direnmiş; direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Yukarıda açıklanan dava nedeniyle doğru bir sonuca varılabilmesi için uygulanacak hukuk kurallarının nelerden ibaret olduğunun açıklanması gerekir.

TK.nun 697. maddesi uyarınca çekler, kanunen emre yazılı senetlerdendir. Çek, nama, emre yada hamile yazılabilir. Hamile yazılı senetlerde, hak sahipliğinin (alacaklılık, temsil yetkisini haiz olmak) senet vasıtasıyla ispatı, "hamile teşhis kaydı'nın sonucu olarak, yalnızca senedin ibrazı suretiyle olur. Muhatap, emre yazılı senetlerde, hamilin meşru hamil olup olmadığını cirolar arasında bulunması gereken teselsülün tetkikiyle tespit edebilir. (TTK. 713) Lehtarlardan başlıyarak son hamilde nihayet bulan cirolardan ilki lehtarın imzasını ve daha sonrakiler ise, bir evvelki cirodaki lehtarın imzasını taşımak suretiyle devam ediyorsa, ciro silsilesi muntamaz sayılır.

Hamile yazılı çeklere gelince; burada muhatabın araştırma mükellefiyeti adeta kaldırılmış gibidir. TK.nun 703 maddesi hükümlerine göre hamile yazılı çek, menkul mülkiyetinde olduğu gibi tarafların anlaşmaları ve zilyetliğin devri ile bir başkasına devredilebilir. (MK. 687) Hamile yazılı bir çekin cirosu esas itibariyle devri gösteren bir ispat vasıtası olarak anlam taşıyabilir fakat hakkı devredici bir fonksiyonu yoktur. Hamile yazılı çekte, hak sahipliği senedi elinde bulundurmakla tesis edildiğinden böyle bir cironun ayrıca hak sahipliğini teşhis fonksiyonu da mevcut değildir. Hamile yazılı çekteki cirolar arasındaki muntazam bir ciro zincirinin varlığı önem taşımaz. Bu gibi çeklerde mündemiç olan hak muntazam ciro zinciriyle değil, sadece, senedin verilmesiyle intikal eder. (Prof. Dr. Fırat Öztan, Kıymetli Evrak Hukuku 2. Bası s.1148 vd.Y.12.H.D. 15.9.1992 gün E.2520, K.10324, Y.11.H.D.27.6.1994 gün E.1710, K.5517)

Bazen senede dayanılarak gerçekleştirilen "Alacaklılığın ıspatı" keyfiyeti gerçeğe uymayabilir. TK.nun 564 maddesi uyarınca iptal kararı uyarınca hak sahibi hakkını senetsiz olarak da öne sürebilecektir. Mahkemeden alınan iptal kararı yalnızca hak sahipliğinin tanısına (teşhisine) olanak verir. Yasa uyarınca hasımsız alınması gereken iptal kararı ilgilinin borçluluğunu saptamaz ve kesin hüküm teşkil etmez. Borçlu, iptal kararına karşın iptal kararını alan kişinin hak sahibi olmadığını öne sürebilir. Alınan iptal kararının ibrazı üzerine çek bedelini ödeyen keşideci (Borçlu) kaybolduğu iddia edilen çekin sonradan yetkili hamil tarafından ibraz edilmesi halinde TK. 558/2 ve 599 maddelerindeki şartların oluşması durumunda ödeme definde bulunamayacak ve çek bedeli ibraz eden hamile bir daha ödemek zorunda kalacaktır. (Y.11 .H.D. 10.5.1979 gün ve E.480, K.2529)

Diğer taraftan Yasa gereği çekin borçlusu muhatap banka olduğundan, çek süresinde muhataba ibraz edilmezse, hamilin çeke dayalı olarak istemde bulunma olanağı olmıyacaktır.

Bu genel açıklamadan sonra somut olaya dönersek; dava dışı Nadir hamiline yazılı çekin meşru hamili bulunduğunu, çekin çalındığını ileri sürerek TK. 669 vd. maddeleri uyarınca ödeme yasağı konulmasını ve çekin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkeme 27.12.1999 tarihinde çeke ödeme yasağı koymuş bunu muhatap bankaya bildirmiş ve yapılan ilanlar sonucu çekin mahkemeye ibraz edilmemesi üzerine zayi karar verilmiştir.

Çek hamili olan Yücel, süresi içinde 10.1.2000 tarihinde hamili bulunduğu çeki muhatap bankaya ibraz etmiş, banka tarafından "Hesap bakiyesi müsait olmadığından ödeme yapılmamıştır" şerhi verilerek çek hamil Yücel'e iade edilmiş ve bu kişi tarafından keşideci-borçlu Y.....Ltd. Şti. hakkında icra takibi yapılmıştır. Dava dışı Nadir ile davacı şirket arasında zayi kararının iptalinden sonra bir ödeme planı yapılmış ise de, dava tarihine kadar çek bedeli ödenmemiştir. Zira BK.83 ve 96 maddesi uyarınca edimin amacı fiilen gerçekleşmemiş, henüz para borcu ödenmemiş olduğundan gerçekleşmiş bir ifadan söz edilemeyecektir. O halde TK.nun 558/2 maddesi uyarınca zayi belgesi alan Nadir'e iyiniyetle yapılmış bir ödeme olmadığından, keşideci borçlunun borcundan kurtulduğu söylenemez.

Bu durumda ortada çeke dayalı iki ödeme talebi ortaya çıkmıştır. Bunlardan Yücel hamiline yazılı çeki süresinde bankaya ibraz ettiğinden ve çeki elinde bulundurduğundan yasa gereği meşru hamil durumundadır. Dava dışı Nadir ise mahkemeden aldığı ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli olamıyacağından gerçek hak sahibinin tespiti öncelik alacaktır. O halde mahkemece yapılacak iş; davalı Yücel, Nadir'i hasım göstermek suretiyle bu şahsın aldığı çekin iptaline ilişkin ilamın iptalini talep etmek ve dolayısıyla meşru hamilin kim olduğunu açacağı bu dava ile kanıtlamak üzere önel verilmeli, açılacak dava bu dava ile birleştirilmeli ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklanan yönler gözden kaçırılarak yazılı şekilde direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan direnme kararı bu gerekçelerle bozulmalıdır.

Sonuç : Davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı HUMK..nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, ilk ve ikinci görüşmeden çoğunluk sağlanamadığından üçüncü görüşmede 5.6.2002 tarihinde bozmada oybirliği, sebebinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI
Uyuşmazlık, dava dışı üçüncü kişi tarafından açılıp kabul edilen zayi davasının çek hamilinin haklılık durumunu etkileyip etkilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

TTK.nun 563-565. maddelerinde, kıymetli evrakın ziya ve iptali konuları genel bazı esaslarına bağlanmıştır. Buna göre, kıymetli evrak zayi olduğu taktirde, mahkeme tarafından iptaline karar verilebilir. Kıymetli evrakın zayi olduğu, yahut ziyam meydana çıktığı zaman senet üzerinde hak sahibi olan şahıs senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir (TTK. md. 563).

İptal kararı üzerine hak sahibi, hakkını senetsiz olarak da dermayan ve yeni bir senet ihdasını talep edebilir. Bunun haricinde iptal usulü ve hükümleri hakkında, kıymetli evrakın muhtelif nevi'lerine müteallik hususi hükümler tatbik olunur (TTK. md. 564). muhtelif kıymetli evrak hakkındaki hükümler mahfuzdur (TTK. md. 565).

Çekin zayii sebebiyle uygulanacak iptal usulü ve hükümleri ise TTK. nun 730/20. md. yollamasıyla aynı yasanın 669-976. maddelerinde düzenlenmiştir.

Buna göre çeki kaybeden kimsenin herşeyden önce TTK. 669. md. gereğince bir ödeme yasağı kararı alması gerekir. Tedbir niteliğindeki bu karar alındıktan sonra, senedin kimin elinde bulunduğunun bilinip bilinmemesine göre farklı yollar takip edilebilir.

Senedin (çekin) kimin elinde olduğu biliniyorsa, mahkeme dilekçe sahibine (yani ödeme yasağı alan kişiye) istirdat davası açması için münasip bir mühlet verir. Dilekçe sahibi, tayin olunan mühlet içinde davayı açmazsa, mahkeme muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır (TTK. mad. 670). TTK.nun 671-676 maddelerinde ise senedin kimin elinde olduğunun bilinmemesi halinde uygulanacak iptal usulü düzenlenmiştir.

Somut olayda, senedin kimin elinde olduğu bilinmektedir. Zira, davalı, Sakarya ikinci İcra Dairesinin 2000/1679 Esas sayılı dosyasında keşideci Y.... Traktör Ziraat Mak. Ltd. Şti. ile ciranta Adnan aleyhine dava konusu çeke dayanarak icra takibine geçmiş, dava dışı Nadir'in açtığı çek zayii sebebiyle iptal davasına keşideci vekili tarafından (henüz ilânlar yapılmadan) 12.4.2000 tarihinde müdahale talebinde bulunulmuş ve bu talep aynı günlü oturumda mahkemece kabul edilmiştir, iptal davasının davacısı Nadir ile müdahale talebinde bulunan keşidecinin vekilleri aynı kişidir. Böylece en azından müdahale talebinin kabul edildiği bu tarihte dava konusu çekin anılan icra takibini yapan davalı Yücel elinde olduğunun bilindiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca, olayımızda TTK.nun 671-676 maddeleri hükümlerinin değil aynı Yasanın 670. maddesi hükmünün uygulanması gerekmektedir.

Bu itibarla, iptal davasının davacısına TTK. 670. md. gereğince istirdat davacısı açmak üzere münasip bir mehil verilerek sonucuna göre işlem yapılması gerekirken, anılan yasa hükümleri gözetilmeden sanki çekin kimin elinde olduğu bilinmiyormuş gibi ilânlar yapılarak iptal davasına devam edilmesi fuzuli işlemler olup TTK.nun 676. md. uyarınca verilen hasımsız iptal kararı, maddi hukuk açısından haklılık durumunu göstermediğinden teselsül eden cirolar ile çekin yetkili ve meşru hamili olduğu anlaşılan davalıyı bağlamaz. Başka bir deyimle üçüncü kişi tarafından açılmış zayi davası, çek hamilinin haklılık durumunu etkilemez. Açıklanan nedenlerle, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin bozmayı gerektirdiği düşüncesiyle yüce çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.



Umarım işinize yarayacaktır. Saygılarımla...