Mesajı Okuyun
Old 16-03-2007, 18:25   #3
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/874
K. 2002/8770
T. 22.5.2002
• İŞ AKDİNİN FESHİ ( İşçinin Davalı İşveren Aleyhine Tanıklık Yapması Üzerine - Kıdem ve Kötüniyet Tazminatına Karar Verilmesi Gereği )
• KIDEM TAZMİNATI ( İşçinin Davalı İşveren Aleyhine Tanıklık Yapması Üzerine İş Akdinin Feshi - Karar Verilmesi Gereği )
• KÖTÜNİYET TAZMİNATI ( İşçinin Davalı İşveren Aleyhine Tanıklık Yapması Üzerine İş Akdinin Feshi - Karar Verilmesi Gereği )
1475/m.13, 14
ÖZET : Davacı işçinin; davalı işveren aleyhine tanıklık yapması üzerine, haksız olarak işten çıkarıldığı; feshin kötüniyete dayandığı, dosyadaki bilgi ve belgelere tanık anlatımlarına dayandığına göre; davacı adına kıdem ve kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı, izin ücreti ile ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı işçinin davalıya ait işyerinde çalışırken aynı işyerinde çalışan bir başka işçi tarafından açılan davada, davalı işveren aleyhinde 23.1.2001 tarihinde tanıklıkta bulunduğu, bunun üzerine davalının işten çıkardığı aynı gün 23.1.2001 tarihinde Bölge Çalışma Müdürlüğüne işvereni şikayet ederek haksız olarak işine son verildiğini bildirdiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı gibi davacı tanıkları da bu olguyu doğrular şekilde anlatımlarda bulunmuşlardır.
Feshin kötü niyete dayandığı böylece anlaşıldığından kıdem ve kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi isabetsiz görülmüştür.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.5.2002 gününde oybirliğiyle karar verilmiştir.
yarx
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/5390
K. 1997/9145
T. 15.5.1997
• KÖTÜNİYET TAZMİNATI ( İşçinin Fazla Mesai Ücreti İçin Dava Açtığından Hizmet Akdinin Sona Erdirilmesi )
• FAZLA MESAİ ÜCRETİ İÇİN DAVA AÇAN İŞÇİNİN HİZMET AKDİNİN FESHİ ( Kötüniyet Tazminatı )
1475/m.13
ÖZET : Davacı işçinin hizmet akdinin, daha önce işçinin açtığı fazla mesai alacak davası nedeniyle sona erdirildiği anlaşıldığından kötüniyet tazminatına karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı, kötü niyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, davayı reddetmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalı aleyhine fazla mesai alacak davacı açtığı için hizmet akdinin kötü niyetli olarak işveren tarafından sona erdirildiğini iddia ederek kötüniyet tazminatı talep etmiştir. İstanbul 6. İş Mahkemesi'nin 1995/169 esas sayılı dosya ile davacının davalı aleyhine fazla mesai alacak davası açtığı, bu davanın yargılaması sırasında 14.4.1995 tarihinde davacının haklarını aldığını belirterek davasından feragat ettiği, bu feragattan 3 gün sonra 17.4.1995 günü hiçbir neden gösterilmeksizin davacının hizmet akdinin 1475 sayılı yasanın 13. maddesi gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır. Davacı tanıkları da davacının hizmet akdinin işveren aleyhine daha önce açtığı fazla mesai alacak davası sebebiyle sona erdirildiğini doğrulamışlardır. Tüm dosya içeriğinden davacının hizmet akdinin davalı tarafından daha önce açılan fazla mesai alacak davası sebebiyle sona erdirildiği anlaşılmakta olup, bu fesih İş Yasası'nın 13/3. maddesine uyan kötüniyetli bir fesihtir. Bu nedenlerle davacının kötüniyet tazminat talebinin kabul edilmesi gerekirken yazılı şekilde isteğin reddine dair karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, 15.5.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/25001
K. 2005/13861
T. 20.4.2005
• KIDEM VE İHBAR TAZMİNATI ( Peşin Ödenerek Davacının Hizmet Akdinin Feshedilmesi - İşçinin Daha Sonra Yürürlüğe Giren Toplu İş Sözleşmesi Zamlarından Yararlanmasının Mümkün Olmadığı )
• HİZMET SÖZLEŞMESİ ( İhbar Ve Kıdem Tazminatları Peşin Ödenerek Feshedilmesi Halinde İşçinin Daha Sonra Yürürlüğe Giren Toplu İş Sözleşmesi Zamlarından Yararlanmasının Mümkün Olmadığı )
• KÖTÜNİYET TAZMİNATI ( İşverenin Toplu İş Sözleşmesi Zamlarından Yararlandırmamak İçin İşçinin Sözleşmesini Derhal Fesih Yoluna Gittiği Anlaşılırsa İşçinin İsteme Hakkı Doğduğu )
• İZİN SÜRESİYLE ÖNEL SÜRESİNİN İÇİÇE GİRMESİ ( Münkün Olmadığı - Ancak Önelsiz Fesihlerin İzin Süresi İçerisinde Gerçekleşmesinin Mümkün Olduğu )
1475/m13, 14, 17,42,56
2822/m.9
ÖZET : Davacının hizmet akdi, ihbar ve kıdem tazminatları peşin ödenerek feshedildiğinden, daha sonra yürürlüğe giren toplu iş sözleşmesi zamlarından yararlanması mümkün değildir. İzin süresinin önel süresi ile içice girmesi mümkün değilse de, önelsiz fesihlerin izin süresi içerisinde gerçekleşmesi mümkündür. Eğer işverenin, toplu iş sözleşmesi zamlarından yararlandırmamak için derhal fesih yoluna gittiği anlaşılırsa, işçinin kötüniyet tazminatı isteme hakkı doğar.
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar ve kötüniyet tazminatı ile farkı, maaş gecikme faizi, yıllık izin, nema alacağı, erzak ve temizlik yardımı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacının hizmet akdi 24.8.2001 tarihinde ihbar ve kıdem tazminatları peşin ödenerek feshedildiğinden davacının daha sonra 1.9.2001 tarihinde yürürlüğe giren Toplu iş sözleşmesi zamlarından yararlanması mümkün değildir. İzin süresinin önel süresi ile içice girmesi mümkün değilse de derhal başka bir anlatımla önelsiz fesihlerin izin süresi içerisinde gerçekleşmesi mümkündür. Eğer işveren Toplu iş sözleşmesi zamlarından yararlandırmamak için derhal fesih yoluna gittiği anlaşılırsa işçinin kötü niyet tazminatı isteme hakkı doğar.
Somut olayda açıklanan nedenlerle davacının feshin gerçekleştiği 24.8.2001 tarihinden sonra 1.9.2001 günü yürürlüğe giren Toplu iş sözleşmesi zamlarından yararlanması mümkün olmadığından bu zamlardan kaynaklanan ihbar farkı-kıdem tazminatı farkı- TİS'den doğan diğer fark alacak isteklerinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalıdır. Ancak bu zamlar nazara alınmadan ihbar ve kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücretlerin doğru belirlenip belirlenmediği araştırılmalı eğer bu yönde yanlış hesaplamadan doğan fark ihbar ve kıdem tazminatı alacağı mevcutsa hüküm altına alınmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.4.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
yarx
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1999/9-479
K. 1999/490
T. 9.6.1999
• KÖTÜNİYET TAZMİNATI ( Kötü Niyetin İspatının Davacı İşçiye Düşmesi )
• İSPAT YÜKÜ ( Kötü Niyetin İspatının Davacı İşçiye Düşmesi )
• YENİ ELEMAN ALINMASI ( Davacı İşçinin İş Akdinin Feshinin Kötü Niyete Dayanmaması )
1475/m.13
ÖZET : Kötüniyetin ispatı, davacı işçiye düşer. Gerçekten davacının uzun bir süreden beri belirtilen işi yaptığı tartışmasız ve fesih tarihi itibariyle yeni bir işçinin alındığı da belli ise de taraflarca iddia ve savunmayı kanıtlamak için her hangi bir tanık dinletilmiş değildir. Bundan başka davacının eğitim ve öğretim elemanı yetiştiren öğretim kurumundan mezun olup, bu alanda çalıştırılmamıştır. Bunun gibi anılan yeni elemanında çalıştırıldığı işlerle ilgili uzmanlığı yoktur. Bu olgu ortada kötüniyetin bulunmadığını kendiliğinden göstermektedir. Bu dosya içeriğine göre, kötüniyetin varlığı, bir başka anlatımla siyasi bir neden, kişisel anlaşmazlıklar şikayet ve zararlandırma amacı gerçekleşmemiş olduğundan yani kanıtlanmamış bulunduğundan kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki "kötüniyet tazminatı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 10. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 30.6.1998 gün ve 1997/1910 E-1998/517 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.11.1998 gün ve 1998/13146-16343 sayılı ilamı ile; ( ...Davacı işçi davalıya ait kurumda 10 yılı aşkın bir süreden beri Tarım Orman ve Gıda Teknolojisi işinde çalıştığını, ortada hiç bir sebep yokken sözleşmesinin tazminatları ödenerek fesh edildiğini ve aynı gün çevre mühendisliği öğrenimi gören, fakat tecrübesi olmayan yeni bir işçinin işe alındığını buna göre, feshin kötüniyete dayandığını ileri sürmektedir. Mahkemece iddia edilen olgular, dosya içeriğine uygun bir biçimde kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.
Dairemizin kararlılık kazanmış uygulamasına göre, kötüniyetin ispatı, davacı işçiye düşer. Gerçekten davacı uzun bir süreden beri belirtilen işi yaptığı tartışmasız ve fesih tarihi itibariyle yeni bir işçinin alındığı da belli ise de taraflarca iddia ve savunmayı kanıtlamak için her hangi bir tanık dinletilmiş değildir. Bundan başka davacının eğitim ve öğretim elemanı yetiştiren öğretim kurumundan mezun olup, bu alanda çalıştırılmamıştır. Bunun gibi anılan yeni elemanında çalıştırıldığı işlerle ilgili uzmanlığı yoktur. Bu olgu ortada kötüniyetin bulunmadığını kendiliğinden göstermektedir. Bu dosya içeriğine göre, kötüniyetin varlığı, bir başka anlatımla siyasi bir neden, kişisel anlaşmazlıklar şikayet ve zararlandırma amacı gerçekleşmemiş olduğundan yani kanıtlanmamış bulunduğundan kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hükme etkili itirazların Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.11.1998 gün ve 1998/13146-16343 sayılı
ilamında ayrı ayrı ele alınıp cevaplandırılmış bulunmasına ve özellikle
delil ve belgelerden davacının ispatla yükümlü olduğu öne sürülen davalının kötüniyetinin kanıtlanamamasına; salt başka bir kişinin hizmete alınmasının kötüniyetin varlığını göstermeye yeterli sayılmayacağına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 9.6.1999 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacının hizmet akdine bağlı olarak çalıştığı 17.7.1963 tarih ve 278 sayılı Yasa ile kurulan idari ve mali özerkliğe sahip, Başbakanlığa bağlı "Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu ( TÜBİTAK )" işyerinde çalışırken Ağustos 1997 de "eleman teminindeki güçlük zammı"na layık görülüp ücreti artırıldıktan sonra meydana gelen hükümet değişikliği sonrasında ve izinli olduğu bir sırada; 1.9.1997 günü itibariyle işten "hizmetine ihtiyaç kalmadığı" gerekçesiyle çıkarılıp aynı gün itibariyle çalıştığı "Tarım Orman ve Gıda Teknolojileri Araştırma Grubuna" uzman yardımcısı olarak Zekiye Elsen Güldoğan’ın işe alındığı uyuşmazlık dışı kalmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının hizmet akdini fesih hakkını kötüye kullanıp kullanmadığı, noktasından kaynaklanmaktadır.
TÜBİTAK Kuruluş Kanununun 18.8.1993 tarih ve 498 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 6. maddesinde, araştırma gruplarının; beş kişilik yürütme komitesi ve yürütme komitesi sekreteri ile yeterli sayıda destek personelden oluşacağı kuralına, yer verilmiştir.
Davacı 1975 yılında Tarım Bakanlığında göreve başladıktan sonra
Süt Endüstrisi Kurumundan naklen geldiği 6.7.1988 tarihine kadar devamlı tarım ve gıda sektörüyle ilgili kamu görevlerinde çalışmıştır. Son olarak çalıştığı Tarım Orman ve Gıda Teknolojileri Araştırma grubunda ( TOGTAG ) destek personel olarak hizmet vermiş ve temininde güçlük çekilen bir eleman olarak anılan zamma da layık görülmüştür. Buna karşın işverence hizmetine gerek duyulmadığı bildirilerek hizmet akdi feshedilirken, 5.8.1997 tarihinde TÜBİTAK Genel Sekreterinin Başkanlık makamına yazısıyla, Personel Müdürlüğünde boş bulunan bir kadro "uzman yardımcısı" kadrosuna dönüştürülüp, davacının görev yaptığı TOGTAG’na aktarılmış ve Zekiye Elsen Güldoğan’ın bu kadroya 1.9.1997 tarihinde atanması Başkanlıkça aynı gün uygun bulunmuştur.
Türkiye tarafından 9.6.1994 tarih ve 3999 sayılı Kanun ile onaylanan Uluslararası Çalışma Örgütü ( UÇÖ ) tarafından hazırlanan "Hizmet İlişkisine İşveren Tarafından Son Verilmesi Hakkında 158 Sayılı Sözleşme" iç hukukumuzun parçası haline gelmiştir. Anılan sözleşmenin 1. maddesinde "Bu sözleşme hükümlerinin toplu iş sözleşmeleri hakem kararları veya mahkeme kararları ile veya ulusal uygulamaya uygun başka bir yöntemle geçerlik kazanmadığı hallerde, yürürlüğe girmesi ulusal mevzuatla sağlanır" denilmektedir. Bu düzenlemeye göre iş güvencesi sağlayan yasal değişikliklerin İş Kanunlarında yapılmamış olması 158 sayılı Sözleşme hükümlerinin mahkemelerce gözardı edilmesini gerektirmez. Anılan Sözleşmenin 4. maddesinde "işçinin kapasitesine veya işin yürütülmesine veya işyeri gereklerine dayalı geçerli bir son verme nedeni olmadıkça hizmet ilişkisine son verilemez." ve 5. maddedeki siyasi görüş farklığının işe son verme için geçerli bir neden olmadığı kuralı olayımızda uygulanmalıdır. Buna göre davalının davacının hizmet akdini TOGTAG Yürütme Komitesi Sekreterinin 26.8.1997 gün ve 1255 sayılı yazısına dayanarak "hizmetine ihtiyaç kalmadığı" gerekçesi ile feshetmiş bulunması ve yerine aynı gün o alanda eğitim almamış bir bayanı işe alması nedeniyle 1475 sayılı İş Kanununun 13/3. maddesinde öngörülen ve işverenin kötüniyetle işçi çıkarmasını önleyerek dolaylı yoldan iş güvencesi getiren düzenlemesinin yerel mahkemece uygulanarak kötüniyet tazminatına karar verilmesi isabetlidir.
Öte yandan, 158 sayılı Sözleşmenin 5. maddesinde hizmet akdinin 4. maddede yazılı geçerli bir nedenle feshedildiği hususunda ispat yükü işverene yüklenmiş bulunmaktadır. Davacı buna rağmen yazılı delillerle işverenin başka bir kişiyi işe almak için başarılı olarak görev yaparken
kendisini işten çıkarması olgusunu ispatlamış ise de, işveren fesih yazısının gerçeği yansıttığını kanıtlayamamıştır. Ayrıca, eleman teminindeki güçlük zammı verilen işçinin akabinde işten çıkarılması ve bu durumların herkesçe bilinen hükümet değişikliğinin hemen akabinde gerçekleşmesi de işyerinde Kamu görevlilerinin kıskançlık veya politik nedenlerle işten çıkarma yoluna gittiğini ispatlamaktadır. Bu durumda davacının tanık dinletmemiş olmasının kötüniyeti ispatlamadığına gerekçe gösteren Özel Daire kararını benimseyen çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.
yarx